M G H U K U K

Yükleniyor

Birden Fazla Kira Sözleşmesi

Ana Sayfa Birden Fazla Kira Sözleşmesi

Birden Fazla Kira Sözleşmesi

Bu makalede, birden fazla kira sözleşmesinin hukuken anlamı, bu durumun vergi mevzuatındaki yeri ile bu durumda karşılaşılacak mahkeme süreçleri incelenecektir. Kira sözleşmeleri, kiracılar ve kiraya verenler arasında belirli şartlar altında mülkün kiralanmasını düzenleyen önemli belgelerdir. Ancak bazen taraflar arasında farklı kira sözleşmelerinin varlığı veya içerikleri, hukuki süreçleri karmaşık hale getirebilir. Özellikle vergi ödemeleri gibi konularda, düşük miktarlı veya gerçek bedeli yansıtan farklı sözleşmelerin kullanılması, uyuşmazlıklara neden olabilir. Bu durumda, hangi sözleşmenin esas alınacağı ve hangi koşulların geçerli olacağı belirlenmelidir. Kadıköy avukatlık ofisi MG Hukuk olarak müvekkillerimize birden fazla kira sözleşmesi konusuna ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermekteyiz.

Kira Sözleşmesi Nedir?

Kira sözleşmesi, bir mülk sahibi ile kiracı arasında yapılan anlaşmadır ve bir mülkün kullanımını veya kullanımıyla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakan, karşılığında da belirli bir kira bedelinin ödenmesini öngören sözleşmedir. Bu sözleşme Türk Borçlar Kanunu kapsamında düzenlenir ve taraflar arasında yasal bir bağlayıcılığı vardır.

Kira sözleşmeleri, genellikle arsa, ev veya iş yeri gibi mülklerin kiralanmasıyla ilgilidir. Sözleşme, kiracı ile mülk sahibi (kiralayan) arasında imzalanır ve genellikle belirli bir süre için geçerlidir. Ancak, belirli bir süre belirtilmemişse, sözleşme belirsiz süreli olarak kabul edilir. Kira sözleşmesinin önemli unsurlarından biri, kira bedelinin belirlenmesidir. Sözleşmede, kira bedelinin miktarı, ödeme şekli ve ödeme tarihleri net olarak belirtilmelidir. Ayrıca, kira artış oranı da sözleşmede belirtilmelidir ve bu artış oranı genellikle Türk Borçlar Kanunu’nda belirlenen sınırlar içinde olmalıdır.

Kiracının ve kiralayanın hak ve sorumlulukları da kira sözleşmesinde belirtilir. Kiracı, kira bedelini düzenli olarak ödemekle yükümlüdür ve mülkü belirtilen amaçlar dışında kullanmamalıdır. Kiralayan ise, mülkü kiracıya tahsis etmekle yükümlüdür ve mülkün bakımından ve güvenliğinden sorumludur. Kira sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması gerekmemekle birlikte, sözleşmenin yazılı olması taraflar açısından daha güvenli bir seçenektir. Ayrıca, kira sözleşmesinin noter onaylı olması da taraflar arasındaki hak ve sorumlulukların daha net bir şekilde belirlenmesine yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, kira sözleşmesi, kiracı ile kiralayan arasında yapılan bir anlaşma olup, mülkün kullanımını ve karşılığında ödenecek kira bedelini belirler. Bu sözleşme Türk Borçlar Kanunu’na tabidir ve taraflar arasında yasal bir bağlayıcılığı vardır. Sözleşmenin yazılı olarak yapılması ve tarafların hak ve sorumluluklarının net bir şekilde belirlenmesi önemlidir.

İstanbul kira hukuku avukatı ekibimiz kira hukuku ve kira davaları konusunda 2013’ten bugüne edindikleri deneyim ve bilgiler çerçevesinde, müvekkillerine en etkili sonucu sağlamak için hukuki destek vermektedirler. Kira sözleşmesine ilişkin daha detaylı bilgi almak için bu makalemizi okuyabilir veya doğrudan büromuzla irtibata geçebilirsiniz.

Muvazaa Nedir?

Muvazaa, Türk Borçlar Kanunu’nun 19. maddesi tarafından düzenlenen bir kavramdır.

“Madde 19 – Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.”

Genel muvazaa, sözleşmelerin yorumlanması ve belirlenmesinde tarafların gerçek iradelerinin esas alınmasını sağlar. Bu maddeye göre, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amacını gizlemek için kullandıkları ifadeler yerine, gerçek iradeleri dikkate alınır. Muvazaa, bir sözleşmenin taraflarının gerçek iradelerine uymayan, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla yaptıkları işlemlerdir. Bu işlemler gerçekte geçerli olmayabilir ve taraflar arasında gizli bir anlaşma bulunabilir. Muvazaada, görünürde var olan işlem ile gerçekte istenmeyen işlem arasında bir fark bulunur.

  • Mutlak (Basit) Muvazaa: Tarafların aralarında geçerli bir işlem yapmak istemedikleri, ancak üçüncü kişileri aldatmak için görünürde bir işlem yaptıkları durumdur.
  • Nispi (Mevsuf) Muvazaa: Taraflar arasında gerçek iradelerine uygun bir işlem bulunmasına rağmen, bu işlem başka bir işlemle gizlenir. Bu durumda, görünürdeki işlem geçersiz olabilir.

Muvazaaya dayalı davaların zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabilir. Muvazaa davası, borçlunun gerçekte hiç yapılmamış olan işlemlerini tespit etmeyi amaçlar. Bu davalarda, hak düşürücü süre uygulanmaz ve davacının amacı, muvazaa nedeniyle geçersiz olan işlemin iptalini sağlamaktır. Muvazaa davası, borçlunun gerçekte hiç yapılmamış olan işlemlerini tespit etmeyi hedefler. Davacının amacı, muvazaa nedeniyle geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaa davasında, hak düşürücü süre uygulanmaz ve görevli mahkeme genel mahkemelerdir.

Muvazaalı bir işlemde, tarafların gerçek iradeleri ile beyanları arasında bir uyumsuzluk bulunur. Bu tür işlemlerde, muvazaa iddiasının ispatı için her türlü delil kullanılabilir. Ayrıca, muvazaalı işlemin şekil koşulu aranmaz, yazılı veya sözlü olarak yapılabilir. Örneğin, bir taşınmazın resmi olarak düşük bir bedelle satıldığı ancak gerçekte satış bedelinin daha yüksek olduğu bir durumda muvazaadan söz edilebilir. Bu durumda, gerçek bedeli belirten bir harici sözleşme ile muvazaa ispatlanabilir. Muris muvazaası nedeniyle tapu iptal davası makalemizi inceleyebilirsiniz.

Sonuç olarak, muvazaaya dayalı davaların hedefi, gerçekte yapılmayan veya gerçek durumu yansıtmayan işlemlerin tespit edilmesi ve geçersiz kılınmasıdır. Bu tür davaların zamanaşımına uğramadan her zaman açılabilir ve muvazaanın ispatı için çeşitli deliller kullanılabilir. Kadıköy hukuk bürosu MG Hukuk olarak müvekkillerimize muvazaaya ilişkin süreçlerde hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermekteyiz.

Birden Fazla Kira Sözleşmesi Varsa Hangisi Geçerlidir?

Birden fazla kira sözleşmesi durumunda hangisinin geçerli olduğu, öncelikle sözleşmelerin içeriklerinin ve taraflar arasındaki ilişkilerin incelenmesiyle belirlenir.

  • İçerik Karşılaştırması: İlk adım, birden fazla kira sözleşmesinin içeriğini karşılaştırmaktır. Sözleşmeler arasındaki farklılıklar ve benzerlikler dikkate alınmalıdır. Kira bedeli, süre, kiracının hak ve yükümlülükleri gibi unsurların her iki sözleşmede nasıl düzenlendiği önemlidir.
  • Tarafların İradesi: Sözleşmelerin hangisinin geçerli olduğunu belirlemek için tarafların gerçek niyeti ve iradesi dikkate alınır. Tarafların hangi sözleşmeye dayandıklarını beyan etmeleri, önemli bir kanıttır. Örneğin, kiracı veya kiraya veren hangi sözleşmeyi imzaladığını iddia ediyorsa, bu beyanlar incelenir
  • Sözleşmelerin Tarihleri: Sözleşmelerin düzenlenme tarihleri de önemlidir. Daha sonra yapılan bir sözleşme, öncekini geçersiz kılabilir veya değiştirebilir. Ancak, bu durumun geçerli olması için taraflar arasında açık bir anlaşmanın olması gerekir.
  • Mahkeme Kararları: Hukuki ilkeler ve benzer önceki mahkeme kararları da göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin, benzer bir durumla ilgili daha önce verilmiş bir Yargıtay kararı, mevcut durumun çözümüne ışık tutabilir.
  • Taraflar Arasındaki İlişki: Kiracı ve kiraya veren arasındaki ilişki ve geçmiş davranışlar da göz önünde bulundurulmalıdır. Tarafların uygulamaları, sözleşmeler arasındaki çelişkilerin nasıl çözüleceğine dair ipuçları verebilir.

Tüm bu durumların bir arada değerlendirilmesi ile birlikte birden fazla kira sözleşmesi durumunda hangisinin geçerli olduğu daha net bir şekilde belirlenebilir. MG Hukuk olarak müvekkillerimize birden fazla kira sözleşmesi konusuna ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermekteyiz.

Vergi Dairesine Verilen Kira Sözleşmesi

Muvazaalı kira sözleşmeleri, özellikle kira gelirini az göstermek veya giderleri artırarak net geliri düşürmek için hazırlanabilir. Örneğin, gerçekte ödenen kira miktarı daha yüksekken, sözleşmede düşük bir kira bedeli belirtilmiş olabilir. Böylece vergi mükellefi, gerçek kira gelirini vergi dairesine bildirmez ve vergiden kaçınmış olur.

Uygulamada bazen kiraya veren ile kiracı arasında yüksek bedelli ve gerçek kira bedeline sahip olan bir kira sözleşmesi yanında düşük bedelli ve gerçek olmayan bir kira bedeline sahip ikinci bir sözleşme imzalanmaktadır. Bu durumda birden fazla kira sözleşmesi gündeme gelmektedir. Genellikle, vergi dairesine veya resmi kurumlara ibraz edilmek üzere düşük bedelli sözleşme muvazaalı olarak hazırlanmakta ve vergi ödemelerini azaltmak amacıyla kullanılmaktadır.

Yargıtay’ın kararlarına baktığımızda, vergi dairesine teslim edilmek üzere hazırlanan kira sözleşmesinin muvazaalı olduğunu ve yüksek bedelli kira sözleşmesinin geçerli kabul edildiğini görüyoruz. Borçlu, yüksek bedelli kira sözleşmesine dayanarak takip edilen borcu itiraz etmediği sürece, düşük bedelli sözleşmeye dayanarak borçtan kurtulamaz. Yargıtay, kiracının aynı dönem ve aynı konuda iki farklı kira bedelli birden fazla kira sözleşmesi imzalaması durumunda, yüksek bedelli sözleşmenin geçerli kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu şekilde, kiracının gerçekten yürürlükte olan sözleşmeyi imzalamasında başka bir menfaati olamayacağını ve bu nedenle yüksek bedelli sözleşmenin geçerli kabul edilmesi gerektiğini ifade etmiştir.

Kiracı, imzasını inkar etmediği takdirde icra mahkemesinde sözleşmelerin muvazaalı olduğu iddiasında bulunamaz. Çünkü, imza itirazında bulunmayan borçlu takibin dayanağı olan kira sözleşmesini ve kira bedelini kabul etmiş sayılır. Bu nedenle, borçlu tarafın itirazında imzasını inkar etmemesi durumunda, yüksek bedelli kira sözleşmesi geçerli kabul edilir ve takip bu sözleşmeye dayanarak devam eder.

Muvazaalı kira sözleşmesi, taraflar arasında gerçekte var olmayan veya gerçek durumu yansıtmayan bir kira ilişkisini göstermek amacıyla düzenlenen sözleşmelerdir. Bu şekilde birden fazla kira sözleşmesi, genellikle vergi avantajı elde etmek veya vergi kaçırmak amacıyla hazırlanır. Vergi dairesine sunulduğunda, gerçek kira gelirini gizlemek veya vergi yükünü azaltmak için kullanılırlar. Bu tür muvazaalı birden fazla kira sözleşmesi konusu vergi mevzuatına aykırı olduğu için yasal olarak geçerli değildir. Vergi dairesi, gerçek durumu tespit etmek için muvazaalı kira sözleşmelerini dikkate almaz ve vergi kaçırma girişimlerini engellemek için gerekli adımları atar.

Sonuç olarak, muvazaalı kira sözleşmeleri vergi kaçırma amacı taşıdığı için yasal olarak tanınmazlar ve vergi incelemeleri veya mahkeme süreçlerinde delil olarak kabul edilmezler. MG Hukuk olarak vergi dairesine sunulan kira sözleşmesi ve birden fazla kira sözleşmesi konusuna ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermekteyiz.

Vergi Dairesine Kira Sözleşmesine Bildirme Yükümlülüğü

Vergi dairesine kira sözleşmesini bildirme yükümlülüğü, mülk sahiplerinin belirli sınırları aşan kira gelirlerini devlete bildirmesi ve bu gelirler üzerinden vergi ödemesi gerektiği ilkesine dayanır. Bu yükümlülük, kira gelir vergisi adı verilen vergi türü altında yer alır. Kira gelir vergisi beyannamesi, mülk sahiplerinin yıllık kira gelirlerini beyan etmeleri için kullanılan resmi bir belgedir. Konut veya işyeri gibi mülklerden belirli bir sınırdaki gelir elde eden kişiler, beyanname verme işlemiyle bu gelirlerini devlete bildirmekle yükümlüdürler.

Mülk sahipleri, Gelir İdaresi Başkanlığının web sitesi üzerinden veya ikametgahlarının bulunduğu ilçedeki vergi dairesi aracılığıyla kira gelirlerini beyan edebilirler. Ayrıca, serbest muhasebeciler veya yeminli muhasebeciler gibi elektronik beyanname gönderme yetkisi almış aracı meslek grupları da bu işlemi gerçekleştirebilirler. Kira gelir vergisi beyannamesi, her yıl belli bir dönemde verilir. Muafiyet durumunda ise belirlenmiş sınırların altında kira geliri elde eden mülk sahipleri vergiden muaf tutulurlar. Ancak bu muafiyet, o yıl için belirlenen vergiye tabi kira sınırını aşmayan gelirler için geçerlidir. Kadıköy Avukatlık Bürosu MG Hukuk’a vergi dairesine kira sözleşmesini bildirme yükümlülüğüne ilişkin süreçlerde ulaşabilirsiniz.

İcra Mahkemesinde Birden Fazla Kira Sözleşmesi

İcra mahkemesinde birden fazla kira sözleşmesi durumu, genellikle kira alacaklarının tahsili için başlatılan icra takiplerinde karşımıza çıkar. Bu durumda, alacaklı tarafın takip dayanağı olarak sunduğu kira sözleşmeleri arasında çeşitli ihtilaflar ortaya çıkabilir. İcra mahkemesi bu ihtilafları çözümlemek ve takibin yasal dayanağına karar vermekle görevlidir.

Örneğin, bir mülk üzerindeki kira ilişkisinin birden fazla kira sözleşmesiyle belgelendirilmiş olması durumunda, hangi sözleşmenin geçerli olduğu ve takip dayanağı olarak kullanılacağı konusunda belirsizlikler yaşanabilir. Bu noktada, mahkeme tarafların iddialarını ve delillerini değerlendirerek hangi sözleşmenin esas alınacağına karar verir.

İcra mahkemelerinde birden fazla kira sözleşmesi durumunda, sözleşmelerin geçerliliği, imzaların doğruluğu, sözleşmelerin taraflar arasında karşılıklı rıza ile yapılmış olup olmadığı gibi hususlar incelenir. Ayrıca, sözleşmelerin içeriği, kira bedeli, süresi ve diğer şartları da göz önünde bulundurularak hüküm verilir.

Taraflar arasında kira ilişkisine dair çıkan uyuşmazlıkların çözümünde icra mahkemeleri, kanun ve ilgili mevzuata uygun olarak kararlarını verirler. Bu şekilde, kira sözleşmeleriyle ilgili yaşanan ihtilafların adil ve hukuka uygun bir şekilde çözümlenmesi sağlanır.

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, aynı dönemi kapsayan fakat farklı kira bedelini içeren birden fazla kira sözleşmesinin dikkate alınamayacağını belirtmiştir. Borçlu, imzası inkâr edilmeyen kira sözleşmesine dayanarak takip konusu borcunu ödediğini kanıtlayamamıştır. Bu nedenle, mahkeme tarafından istemin reddine karar verilmesi doğru değildir. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı gibi, icra mahkemelerinde, borçlu tarafın imzasını inkâr etmediği ve başka bir kira sözleşmesi olduğunu iddia etmediği durumlarda, birden fazla kira sözleşmesi bulunması itiraz konusu yapılamaz ve icra takibi o kira sözleşmesine dayanarak devam eder. MG Hukuk olarak müvekkillerimize icra dairesine sunulan birden fazla kira sözleşmesi konusuna ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermekteyiz.

Birden Fazla Kira Sözleşmesine İlişkin Emsal Yargı Kararları

Kadıköy avukatı olarak en üst seviye içtihat makamı Yargıtay’ın ve diğer mahkemelerin birden fazla kira sözleşmesine dair emsal kararlarını aşağıda paylaşıyoruz. Birden fazla kira sözleşmesi sürecinde hak kaybı yaşamamak ve oluşabilecek uyuşmazlıklarda etkin savunma için tecrübeli avukatlardan destek alınmasını tavsiye ederiz.

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2015/2204 E. , 2015/11180 K.

“Davacı vekili, dava dilekçesinde taraflar arasında 01.02.2013 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesinin bulunduğunu, davalıların kira bedellerini eksik ödediğini, aylık kira bedelinin sözleşmedeki artış ile 3.850 TL net olduğunu, davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, icra takibine haksız itiraz ettiğini belirterek davalının itirazlarının iptali ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili taraflar arasındaki geçerli sözleşmenin 01.02.2013 başlangıç tarihli ve aylık brüt 1.250 TL bedelli sözleşme olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece takibe dayanak olan 3500 TL bedelli kira sözleşmesine göre kira ödemesi yapılmadığı, davacının sadece Şubat 2014 kira bedeli için takip başlattığı..

önceki aylar için talebi olmadığı dikkate alınarak tarafların gerçek iradesinin 1.250 TL bedelli sözleşme olduğu gerekçesiyle davalı kiracı hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık aynı taşınmaz için düzenlenmiş 01.02.2013 başlangıç tarihli, bir yıl süreli aylık kira bedeli 3.500 TL olan kira sözleşmesi ile aynı tarihli kira bedeli aylık 1.250 TL olan sözleşmelerden hangisine itibar edileceği noktasındadır. Her iki sözleşmedeki imzaların taraflara ait olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Bu durumda ilk sözleşme ortadan kaldırılmadığına göre davacı sözleşmeye göre alacağını isteyebilir.

Mahkemece uyuşmazlığın davacının dayandığı 01/02/2013 başlangıç tarihli ve 3.500 TL bedelli kira sözleşmesi uyarınca çözümlenmesi gerekirken, yazılı şekilde davalı kiracının ibraz ettiği aylık 1.250 TL bedelli sözleşmeye göre alacak hesaplanarak hüküm kurulması doğru değildir. Hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.”

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/1617 E., 2009/4503 K., 14/05/2009 T.

‘’Sözleşmedeki imzaların taraflara ait olduğu da uyuşmazlık konusu değildir. Davalı tarafından sunulan ve daha sonra düzenlenen 10.10.2006 başlangıç tarihli sözleşmenin vergi dairesine sunulduğu da anlaşılmaktadır. Bu durumda sonradan düzenlenen düşük bedelli sözleşmenin vergi dairesine ibraz için düzenlendiği ve muvazaalı olduğu anlaşılmaktadır. Tarafların gerçek iradesine uygun olarak düzenlenen davacının sunduğu 9.10.2006 başlangıç tarihli ve 3 yıl süreli kira sözleşmesi uyarınca uyuşmazlığın çözümü gerekirken yazılı gerekçeyle davalının sunduğu sözleşmeye değer verilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.’’

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2011/3763 E., 2011/8048 K., 17/03/2011 T.

‘’Alacaklı icra takibinde taraflar arasındaki 05.08.2006 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesine dayanmış ve takip talepnamesinde bildirdiği bedel üzerinden kira parasının ödenmesini talep etmiştir. Borçlu ise itirazında takip dayanağı kira sözleşmesindeki imzasına karşı çıkmamış taraflar arasında geçerli başka bir kira sözleşmesi bulunduğunu belirterek bahsi geçen sözleşme uyarınca kira bedellerinin ödendiğini ileri sürmüştür. İİK’nun 269/2. maddesi gereğince borçlu itirazında kira akdini ve varsa buna ait mukavelenamedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse akdi kabul etmiş sayılır. Anılan maddenin düzenlenmesi karşısında aynı dönemi kapsayan ve fakat farklı kira bedelini içeren sözleşme dikkate alınamaz.

Birden Fazla Kira Sözleşmesi

Takip dayanağı kira sözleşmesindeki imzasını inkâr etmeyen borçlu ne maksatla olursa olsun birden fazla kira sözleşmesi imzalandığı hususunu icra mahkemesinde ileri süremez. Davalı borçlu imzası inkâr edilmeyen kira sözleşmesine göre takip konusu borcunu ödediğini İİK’nun 269/c maddesinde belirtilen belgelerden biri ile kanıtlayamadığından istemin kabulüne karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddine karar verilmesi doğru değildir.’’

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2013/12081 E., 2013/13936 K., 10/10/2013 T.

‘’Davacı vekili 01.12.2012 başlangıç tarihli kira sözleşmesine dayalı olarak davalı aleyhine 25.01.2013 tarihinde başlattığı icra takibinde 2012 yılı Mayıs, Haziran, Temmuz, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık, 2013 yılı ocak ayları olmak üzere toplam 60.750 TL kira alacağının tahsilini istemiştir. Davalı borçlu ödeme emrinin tebliği üzerine süresinde icra takibine yaptığı itirazında, kira bedelinin yatırıldığını, alacaklıya hiçbir borcunun olmadığını bildirmiştir. Davalı cevabında 01/01/2012 başlangıç tarihli ve 01/01/2014 bitiş tarihli aylık kira bedeli 1600 TL olan kira sözleşmesine dayanarak aylık kira bedelinin 1600 TL olduğunu ileri sürmüş ve takip konusu döneme ilişkin ödeme dekontları sunmuştur.

 İİK.’nun 269/2.maddesi gereğince imzasına karşı çıkılmayan takibe dayanak kira sözleşmesinden farklı kira bedelini içeren borçlu tarafından ibraz edilen kira sözleşmesinin bu takipte dikkate alınması mümkün değildir. Ne maksatla birden fazla kira sözleşmesinin imzalandığı hususu borçlu tarafından yerel mahkemede açılacak bir davada ileri sürülebilir. Bu nedenle davalının aylık kira bedelinin 1600 TL olduğu savunmasına itibar edilemez ise de mahkemece davalının sunduğu dekontlar incelenip davalı ödemeleri üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir.’’

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2015/7188 E., 2015/10560 K., 30/11/2015 T.

‘’Taraflar arasındaki uyuşmazlık aynı taşınmaz için düzenlenmiş 01/11/2009 başlangıç tarihli, aylık 2.000,00 TL ve aynı tarihli, aylık 220,00 TL bedelli sözleşmelerden hangisine itibar edileceği noktasındadır. Davacı takipte aylık 2.000 TL bedelli sözleşmeye dayanmış, davalı tarafından sunulan sözleşmedeki imzasını inkâr etmemekle birlikte bu sözleşmenin stopaj için düzenlendiğini bildirmektedir. Davalı kiracı aynı tarihli ve 220 TL bedelli yeni bir kira sözleşmesi sunmuş ise de takibe dayanak kira sözleşmesindeki imzasını inkâr etmemekte ve fakat sözleşmenin davacıya boş olarak verildiğini davalı tarafından sonradan doldurulduğunu savunmaktadır.

 Boş sözleşmeye imza atanın sonradan bunun sözleşmeye aykırı doldurulduğuna ilişkin beyanına itibar edilemeyeceği gibi bundan ayrı davalının sunduğu ikinci sözleşmede ilk sözleşmenin feshedildiği ya da sona erdirildiği yönünde bir şerh de bulunmamaktadır. Öte yandan ilk sözleşmenin yapılmasından sonra aylık kira parasının fahiş oranda 2.000,00 TL’den 220,00 TL ye indirilmesi de hayatın olağan akışına aykırıdır. Tüm bu var olan durum karşısında davalının dayandığı kira sözleşmesinin kira bedelini belirlemenin dışında başka bir nedenle düzenlendiği ve muvazaalı olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporları da takibe konu dönemde kiralananın aylık kira bedelinin 220 TL olamayacağını doğrulamaktadır.

Bu durumda takipte dayanılan aylık kirası 2.000 TL olan yüksek bedelli kira sözleşmesine değer verilmesi gerekir. Uyuşmazlığın 01/11/2009 başlangıç tarihli ve aylık 2.000,00 TL bedelli kira sözleşmesi uyarınca çözümlenmesi gerekirken muvazaalı kira sözleşmesi esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.”

Kira hukuku ile ilgili uygulamada sıklıkla rastlanan hatalardan dolayı kayıplar yaşamamanız için sürecin başından itibaren mutlaka hukuki destek almanızı tavsiye ederiz. Kadıköy avukatı MG Hukuk bürosu kira hukuku kadrosuna başvurabilirsiniz. Vicdanen haklı ve doğru olmak bir davada sizi kurtarmayacaktır, önemli olan bu durumu yasal şartlarda ispatlamak, savunmak ve doğru yasal adımları atmaktır. MG Hukuk olarak müvekkillerimize birden fazla kira sözleşmesi üzerine hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermekteyiz.

Birden Fazla Kira Sözleşmesi Dosyalarınız İçin Avukatlarımıza Ulaşın

Kadıköy avukatlık büromuzda kira işlemlerinde avukatlık, marka ve patent vekilliği faaliyeti yapan ve İstanbul’da yer alan MG Hukuk Bürosu İstanbul marka avukatı ve kira avukatı, birden fazla kira sözleşmesi, kira davaları ve ilgili davalar için danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir.

2013 yılında kuruluşundan bugüne çalışmalarına devam eden MG Hukuk Bürosu’na ve İstanbul birden fazla kira sözleşmesine dair süreçlerde kira avukatı kadromuz için bizlere ulaşabilirsiniz.

İstanbul Kira Hukuku Avukatlık Hizmeti Almak İçin Ne Yapılmalıdır?

Önemle belirtmemiz gerekir ki her dava dilekçesi, sözleşme ve hukuki sürece hazırlanırken mutlaka dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Bu hususlardan birinin eksik olması durumunda sonuç aleyhinize olabilecektir. Bu nedenle hukuken alanında uzman İstanbul kira hukuku avukatından yardım almanızı önermekteyiz. Kadıköy avukatlık ofisi ve marka ve patent vekili kadrosuna sahip MG Hukuk Bürosu olarak sizlere yardımcı olmak isteriz. Ayrıca İstanbul Barosu avukatlarına ulaşabilir veya Kadıköy marka ve patent vekillik ve kira hukuku davaları vekillik hizmeti için büromuzla irtibata geçebilirsiniz.

Yukarıda makalede belirtilen “birden fazla kira sözleşmesi, birden fazla kira sözleşmesinin geçerliliği, çift kira sözleşmesi, vergi dairesine sunulan kira sözleşmesi” gibi birden fazla kira sözleşmesi ve diğer kira hukuku konularıyla ilgili daha detaylı bilgi alabilmek için, hukuk büromuzun kira avukatı ile iletişime geçerek danışmanlık hizmeti alabilirsiniz.

Ayrıca diğer Kira Hukuku hizmetlerimizden bazıları aşağıdaki gibidir:

Temerrüt nedeniyle tahliye davası açılması ve takibi

İki haklı ihtar nedeniyle tahliye davası açılması ve takibi

Kira tespit davası dilekçesi hazırlanması, dava açılması ve takibi

İhtiyaç sebebiyle tahliye davası açılması ve takibi

Kira icra takibine itirazın kaldırılması ve tahliye davası

Yeni malikin gereksinim nedeniyle tahliye davası ve takibi

Yeniden imar sebebiyle tahliye davası açılması ve takibi

Kira sözleşmeleri hazırlanması

Tahliye taahhüdü hazırlanması

Kira alacaklarının tahsili için icra takibi açılması ve takibi

Kira davalarında arabuluculuk

Saygılarımızla,
Kadıköy Avukat Mete GENÇER

NOT:
Bu internet sitesindeki her türlü bilgi İstanbul Barosuna kayıtlı MG Hukuk Bürosu tarafından yalnızca bilgilendirme amacıyla, Türkiye Barolar Birliği tarafından belirtilen ilgili düzenlemeleri uyarınca hazırlanmıştır.

Kadıköy Hukuk Bülteni Avukatı

Hukuk Bülteni alanında avukat uzmanlığının kazanılması için avukatın Hukuk Bülteni alandaki davaları takip etmesi, Hukuk Bülteni seminerlerine katılarak, hukuksal olarak yargı içtihatları ve güncel Hukuk Bülteni ile ilgili yargıtay kararlarını takip etmesi gereklidir. Hukuk Bülteni alanındaki suç sayısı oldukça fazla olduğu için; Hukuk Bülteni Avukatı uzmanlık gerektiren bir alandır.

Kadıköy Hukuk Bülteni konusunda, Kadıköy Hukuk Bülteni Avukatları tarafından hazırladığmız tüm makalelere Hukuk Bülteni makalelerini aşağıda bulabilirsiniz.

Okumuş olduğunuz bu makale yazısı genel hatlarıyla ele alnır tarzda Hukuk Bülteni kategorisinde Kadıköy Hukuk Bülteni avukatı tarafından yazılmıştır. Makale içeriği ile ilgili size özel detaylı bilgi için büromuzla ya da avukat bir meslektaşımız ile görüşmenizi tavsiye ederiz. Bizlerle iletişime geçmek isterseniz; İletişim için tıklayınız.

Kadıköy Hukuk Bülteni avukatı tarafından bilgilendirilmek ya da konu ile alakalı sorularınız varsa AVUKAT SOR sayfamızdan bizelere sorunuzu iletebilirsiniz. Hukuk Bülteni de dahil tüm tüm makalere buradan ulaşabilirsiniz.