M G H U K U K

Yükleniyor

Güveni Kötüye Kullanma Suçu

Ana Sayfa Güveni Kötüye Kullanma Suçu

Güveni Kötüye Kullanma Suçu

Makalemizde Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesinde yer alan güveni kötüye kullanma suçunu ve suçun işlenmesi halinde uygulanacak hukuki yaptırımları anlatacağız. Güven, toplumun temel taşlarından biridir ve birçok ilişkinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesinde hayati bir rol oynar. İnsanlar günlük yaşamlarında birbirlerine güvenerek iş birliği yaparlar, mal ve hizmet alışverişi yaparlar ve kişisel bilgilerini paylaşırlar. Ancak, bu güvenin kötüye kullanılması hem bireysel ilişkilerde hem de toplumun genelinde ciddi sonuçlara yol açabilir.

Bu makalede, güveni kötüye kullanma suçunu ve bu suçun topluma etkilerini inceleyeceğiz. Güveni kötüye kullanma suçunda avukatın rolü kritiktir çünkü bu suçla ilgili karmaşık hukuki süreçlerde müvekkilini savunmak, kanun bilgisi sağlamak, danışmanlık yapmak ve uzmanlık sunmak gibi hizmetler sunar. Kadıköy Avukatı MG Hukuk Bürosu olarak güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermekteyiz.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Nedir?

Güveni kötüye kullanma suçu, mevzuatımızda Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesinde tanımlanan ve bir kişinin, kendisine zilyetliği devredilen malı, zilyetliğin devri amacı dışında veya devir olgusunu inkâr ederek kullanması veya tasarrufta bulunmasıyla işlenen bir suçtur. Bu suçun temel şekli şikâyete bağlı olarak soruşturulurken, nitelikli hali ise re’sen soruşturulur.

Suçun işlenmesi durumunda soruşturma sonucunda kamu davası açılır ve sanığın suçun unsurlarını dikkate alarak mahkeme karar verir. Tutuklama tedbiri, suçun niteliğine, işlenme şekline ve delillerin niteliğine göre uygulanır. Ancak tutuklama kararı verilirken cezanın önemli olup olmadığı ve ölçülü olup olmadığı gibi faktörler de dikkate alınır. Güveni kötüye kullanma suçunun koruduğu hukuki değer, sözleşme ve güven ilişkisidir. Suçun unsurları arasında zilyetliğin devri, devir olgusunun inkârı ve zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunma yer alır. Fail, zilyetliği devredilen malı bu şekilde kullanarak suçu işler. Bu durumda, suçun mağduru malın zilyetliğini devreden kişi veya mal sahibidir.

Güveni kötüye kullanma suçu kasten işlenebilen bir suçtur ve kast şartının gerçekleşmesi için özel bir yarar elde etme gerekliliği yoktur. Suçun işlenmesi için zilyetliğin devri ve bu devir olgusunun inkârı veya devir amacı dışında tasarrufta bulunma gibi eylemlerin gerçekleştirilmesi gerekir. Güveni kötüye kullanma suçunda suça teşebbüs ve suça iştirak gibi kavramlar da geçerlidir. Suçun işlenmesi durumunda özellikle zincirleme suç ve fikri içtima gibi hukuki kavramlar da gündeme gelebilir. Ceza hukukumuz kapsamında incelenen bu suç genellikle çalışan ve işveren arasında gündeme gelmektedir.

Sonuç olarak, güveni kötüye kullanma suçu, mal sahibinin veya zilyedin güvenini kötüye kullanarak yapılan eylemleri içeren ciddi bir suçtur. Suçun unsurlarının dikkatlice incelenmesi ve cezanın ölçülü bir şekilde belirlenmesi önemlidir. Güveni Kötüye Kullanma Suçuna ilişkin daha fazla bilgi sahibi olmak için MG Hukuk’a ulaşabilirsiniz.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Kanuni Düzenlemesi

Güveni kötüye kullanma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 155. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, güveni kötüye kullanma suçu; bir malın mülkiyet hakkı sahibi ile zilyet arasında devredilen malın amaç dışında kullanılması veya devir olgusunun inkâr edilmesiyle işlenir:

“(1) Başkasına ait olup da muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.”

Suçun basit ve nitelikli olmak üzere iki farklı şekli bulunmaktadır.

  • Basit Güveni Kötüye Kullanma Suçu (TCK md. 155/1): Bu suç, şikâyete bağlıdır ve 6 ay içinde şikâyet edilmezse daha sonra şikâyet hakkı kullanılamaz. Basit güveni kötüye kullanma suçu işleyen kişi, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ayrıca adli para cezasına da hükmedilir.
  • Nitelikli Güveni Kötüye Kullanma Suçu (TCK md. 155/2): Bu suç türü, takibi şikâyete bağlı değildir ve 15 yıl içinde zamanaşımına uğrar. Nitelikli güveni kötüye kullanma suçu işleyen kişi, 1 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası ve üçbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

Güveni kötüye kullanma suçu, hizmet nedeniyle, meslek veya sanat nedeniyle, ticaret ilişkisi nedeniyle, başkasının mallarını yönetmek yetkisi çerçevesinde tevdi ve teslim edilen mallar ile ilgili olarak işlenebilir. Suçun oluşabilmesi için zilyetliğin devir amacı dışında tasarrufta bulunulması veya devir olgusunun inkâr edilmesi gerekmektedir.

Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu, sürekli bir hizmet ilişkisinin kötüye kullanılması suretiyle gerçekleşir. Ticaret ilişkisi nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu ise ticari ilişkilerde malın zilyet tarafından amaç dışında kullanılması veya devir olgusunun inkâr edilmesiyle oluşur. Niteliği gereği, güveni kötüye kullanma suçuyla diğer bazı suçlar arasında ilişkiler bulunmaktadır. Örneğin, hırsızlık suçu ve dolandırıcılık suçu, güveni kötüye kullanma suçuyla benzerlik göstermekle birlikte, her biri farklı unsurlara dayanır ve ayrı suç tipleridir.

Güveni kötüye kullanma suçu, cezasının yanı sıra etkin pişmanlık gösteren failin cezasında indirim yapılmasına olanak tanır. Etkin pişmanlık, suç işledikten sonra faillerin suçtan pişman olmaları ve bu pişmanlıklarını belirli koşullar altında yetkililere bildirmeleri durumunda ceza indirimine yol açar. Bu şekilde, Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesi, güveni kötüye kullanma suçunu ve bu suçun farklı türlerini ayrıntılı bir şekilde tanımlar ve cezalandırır. Kadıköy Avukatı MG Hukuk Bürosu olarak güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermekteyiz.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Türleri

Güveni kötüye kullanma suçu, genel olarak bir malın mülkiyet hakkı sahibi ile zilyet arasında devredilen malın amaç dışında kullanılması veya devir olgusunun inkâr edilmesiyle işlenir. Ancak, güveni kötüye kullanma suçu farklı şekillerde gerçekleşebilir ve bu suçun farklı türleri bulunmaktadır. İşte bu türler:

  • Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma: Bu türde, suçun işlenmesi sürekli bir hizmet ilişkisinin kötüye kullanılması ile gerçekleşir. Örneğin, bir çalışanın işverenine ait malları kötüye kullanması veya hizmet ettiği kurumun kaynaklarını izinsiz kullanması gibi durumlar bu kategoriye girer.
  • Meslek veya Sanat Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma: Bu türde, bir kişinin sahip olduğu meslek veya sanat yetkisini kötüye kullanarak gerçekleştirilen suçlar söz konusudur. Örneğin, bir avukatın müvekkillerinin mal varlığını kötüye kullanması veya bir doktorun hastalarının bilgilerini izinsiz kullanması gibi durumlar bu kategoriye girer.
  • Ticaret İlişkisi Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma: Bu türde, ticari ilişkilerde bir tarafın, diğer tarafın mallarını kötüye kullanması veya ticari ilişki içindeki bilgiyi izinsiz kullanmasıyla gerçekleşir. Örneğin, bir tedarikçinin müşterisinin güvenini kötüye kullanarak malzemeleri eksik veya kusurlu teslim etmesi gibi durumlar bu kategoriye girer.
  • Başkasının Mallarını Yönetmek Yetkisi Çerçevesinde Güveni Kötüye Kullanma: Bu türde, bir kişinin başkasına ait malları yönetme yetkisi verilmişken, bu yetkiyi kötüye kullanması söz konusudur. Örneğin, bir vasisin koruması altındaki kişinin mal varlığını kendi çıkarı için kötüye kullanması gibi durumlar bu kategoriye girer.

Her bir güveni kötüye kullanma suçu türü, suçun işlenme şekli ve unsurları bakımından farklılık gösterebilir. Ancak, hepsi de kişilerin güvendiği bir konumda bulunarak bu güveni suistimal etmeyi ve bu suretle haksız kazanç elde etmeyi amaçlar. Bu nedenle, Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddeleri farklı durumlarda güveni kötüye kullanma suçlarını belirler ve cezalandırır. Kadıköy Avukatı MG Hukuk Bürosu ceza avukatı olarak güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermekteyiz.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Unsurları    

Kadıköy Avukatı olarak güveni kötüye kullanma suçunun unsurlarını, özellikle zilyetliğin devri bağlamında detaylıca incelendiğimizde şu şekilde açıklayabiliriz:

  • Zilyetliğin Devri: Suçun işlenmesinde zilyetliğin devri önemli bir unsurdur. Zilyetlik, bir malın fiili olarak üzerinde tasarruf edilmesini ifade eder. Bu devir, malın sahibi veya onun adına hareket eden bir kişi tarafından gerçekleştirilir. Zilyetliğin devri, sözleşme veya diğer yasal düzenlemelerle gerçekleştirilebilir. Ancak, bu devir gerçekleştiği halde malın egemenliği devam ediyorsa, yani malik veya fer’i zilyet tarafından zilyetliğin hâlâ sürdürüldüğü durumlarda, güveni kötüye kullanma suçu oluşmaz.
  • Zilyetliğin Devri Amacı Dışında Tasarrufta Bulunma: Suçun unsurlarından biri, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunmaktır. Bu, malın sahibinin veya onun adına zilyetlik hakkını devralan kişinin, bu devir amacını aşan şekilde mal üzerinde tasarrufta bulunmasıdır. Bu eylem, malı satmak, bağışlamak, rehnetmek gibi icrai veya ihmali şekillerde gerçekleşebilir. Malın harcanması, yıpratılması veya yerine başka bir şey konulması gibi fiiller de bu kapsamdadır. Kısacası, zilyetliğin devri amacı dışında yapılan her türlü kasten ve bilerek gerçekleştirilen hareket, güveni kötüye kullanma suçunu oluşturur.
  • Devir Olgusunu İnkâr Etme: Güveni kötüye kullanma suçunun bir diğer unsuru, devir olgusunu inkâr etmektir. Bu, malın zilyetliğinin kendisine devredilmediğini iddia etmeyi içerir. Zilyetlik sözleşmesi sona erdiğinde, malın iadesi gerekmektedir. Ancak, malı iade etmekle yükümlü olan tarafın bu görevini yerine getirmemesi veya iadeyi inkâr etmesi, güveni kötüye kullanma suçunu oluşturabilir. Örneğin, komşusundan aldığı bir eşyayı iade etmeyi reddeden kişi, zilyetliğin devrini inkâr etmiş olur ve bu da suçun oluşmasına sebep olabilir.
  • Fail: Güveni kötüye kullanma suçunda fail, zilyetlik hakkını devralan kişi veya bu kişiler olabilir. Ancak, failin mal üzerinde bağımsız zilyetlik hakkına sahip olması gerekir. Yardımcı zilyetler bu suçun faili olamaz çünkü gerçek anlamda zilyetlik yetkisine sahip değillerdir. Örneğin, bir kütüphaneden alınan kitabı belirli bir şekilde kullanma yetkisi verilmişse, bu yetkiyi aşan bir şekilde kitabın satılması, güveni kötüye kullanma suçunu oluşturabilir.
  • Mağdur: Suçun mağduru, malın sahibi veya zilyeti ile bu zilyetlik hakkını devralan kişiler olabilir. Yani, malı sahibinden veya zilyetinden devralan ve mal üzerinde belirli bir tasarruf hakkı elde eden kişi, suçun mağduru olabilir. Örneğin, bir eşyanın sahibinden veya zilyetinden devralan kişi, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunulması durumunda mağdur konumuna geçebilir.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Cezası

Güveni kötüye kullanma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesinde düzenlendiğini söylemiştik. Suçun cezası, işlenen şekline göre değişiklik gösterebilir. İşte belirli durumlarda Güveni Kötüye Kullanma Suçunun cezası:

Basit Güveni Kötüye Kullanma Suçu (TCK md. 155/1): Bu durumda ceza, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ve adli para cezasıdır.

Nitelikli Güveni Kötüye Kullanma Suçları (TCK md. 155/2): Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, meslek veya sanat nedeniyle emniyeti suistimal, ticaret sebebiyle güveni kötüye kullanma, başkasının mallarını yönetmek yetkisi çerçevesinde tevdi ve teslim edilen mallar ile ilgili emniyeti suistimal gibi durumlar nitelikli suçlar olarak kabul edilir. Bu durumda ceza, 1 yıldan 7 yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adli para cezasıdır.

Etkin Pişmanlık Durumu (TCK md. 168): Eğer suç işleyen kişi suç işlendikten sonra pişmanlık gösterir ve zararı giderirse ceza miktarında indirim yapılabilir. Bu durumda hapis cezası üçte iki oranına kadar azaltılabilir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması: Sanık, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumundan faydalanabilir. Bu durumda ceza, belirli bir süre sonunda hüküm sonuçlanmaz ve sanık o süre zarfında belirli koşullara uyarsa ceza düşebilir.

Adli Para Cezasına Çevirme ve Erteleme: Hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir veya ceza ertelenebilir.

Bu cezalar, suçun işlenme şekli ve durumuna göre değişkenlik gösterebilir. Ayrıca, suçun işlenmesiyle ortaya çıkan zarar da ceza miktarını etkileyebilir. Olaya özgü olarak daha sağlıklı bilgi almak MG Hukuk Ceza Avukatı kadrosuna ulaşabilirsiniz.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Süreler ve Zamanaşımı

Güveni kötüye kullanma suçu, basit ve nitelikli olmak üzere iki şekilde işlenebilir. Bu suçun basit hali, şikâyete tabidir, yani mağdur veya yetkili merciler tarafından şikâyet edilmesi gerekmektedir. Nitelikli haller ise şikâyete bağlı olmayıp, re’sen soruşturulur. Dava zamanaşımı süresi 15 yıldır ve müşteki davaya katılmak istiyorsa zamanaşımı süresi içinde dilediği zaman şikâyet hakkını kullanabilir.

Şikâyet süresi, suçun işlendiğinin ve failinin öğrenildiği tarihten başlamak üzere 6 aydır. Şikâyet hakkı 6 ay içerisinde kullanılmazsa, bir daha aynı fiil ile ilgili şikâyet hakkı kullanılamaz. Ancak, nitelikli hallerde şikâyet süresi bulunmadığı için mağdurun her zaman şikâyet hakkını kullanma imkanı vardır.

Güveni kötüye kullanma suçu, taraflar arasında uzlaşma prosedürü uygulanmasını gerektiren suçlardandır. Uzlaşma kapsamında olan suçlarda, suç vasfının ortaya çıkması halinde öncelikle uzlaştırma prosedürü uygulanır. Uzlaşma sağlanmazsa, soruşturmaya veya yargılamaya devam edilir.

Bu suç nedeniyle yapılan yargılamalar asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir. Asliye ceza mahkemeleri, Türk Ceza Kanunu’nda belirtilen suçlardan dolayı yapılan yargılamaları gerçekleştiren mahkemelerdir. Dolayısıyla, güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin dava dosyaları, asliye ceza mahkemelerinde görülür ve karara bağlanır. Ceza Avukatı MG Hukuk Bürosu olarak güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermekteyiz.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Teşebbüs, İştirak ve İçtima

  • Suça Teşebbüs: Türk Ceza Kanunu’nun 35. Maddesine göre, kişi işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamazsa teşebbüsten sorumlu tutulur. Suça teşebbüs halinde, failin kasten bir suçu işlemeye kalkışması ve bu suçu gerçekleştirmeye yönelik bir eylemde bulunması gerekmektedir. Ancak, dış etkiler nedeniyle sonuca ulaşamamış olması gerekir. Güveni kötüye kullanma suçu için teşebbüs mümkündür. Örneğin, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunma veya devir olgusunu inkâr etme eylemleriyle güveni kötüye kullanma suçu işlenebilir. Bu durumda, devir olgusunu inkâr etme eylemine teşebbüs, fiilen başlanmış olmalıdır.
  • Suça İştirak: Güveni kötüye kullanma suçu bakımından iştirak mümkündür. Yardım etme ve azmettirme gibi iştirak şekilleri suçun işlenmesinde rol alabilir.
  • Suçların İçtimai: Güveni kötüye kullanma suçu bakımından içtimai genel hükümler uygulanır. Zincirleme suç ve fikri içtimai bu suç için önemli olabilir. Zincirleme suç hükümlerine göre, failin aynı suçu işleme kararı ile değişik zamanlarda bir kişiye aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda tek ceza verilir ancak bu ceza artırılır. Güveni kötüye kullanma suçunda, aynı fiilin farklı zamanlarda işlenmesi durumunda zincirleme suç hükümleri uygulanabilir. Fikri içtimai ise tek bir fiil ile birden fazla farklı suçun işlenmesinde önemlidir. Güveni kötüye kullanma suçunda belirtilen hareketlerin başka suçların da oluşmasına neden olması durumunda, cezası en fazla olan suç uygulanır.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Şikâyet Dilekçesi Örneği

Önemle belirtmemiz gerekir ki her savunma sürecine hazırlanırken mutlaka dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Olaya uygun olmayan içerikte hazır dilekçeler ile hak ve alacak kaybı yaşayabilirsiniz. Dava ve talep şartlarından birinin eksik olması durumunda sonuç aleyhinize olabilecektir. Bu nedenle hukuken alanında uzman İstanbul ceza avukatından yardım almanızı önermekteyiz. Bu kapsamda İstanbul Barosu avukatlarına ulaşabilir veya İstanbul ceza avukatı MG Hukuk olarak büromuzla irtibata geçebilirsiniz

Güveni Kötüye Kullanma Suçu

Güveni kötüye kullanma suçu gibi ciddi bir suçla karşılaşıldığında, mağdurun veya mağdurların hukuki haklarını korumak ve adaletin sağlanması için bir avukattan destek alması son derece önemlidir. Her olayın farklı olduğunu ve profesyonel bir yaklaşımın gerektiğini unutmamak önemlidir. Bu nedenle, doğru adımları atabilmek ve haklılığını kanıtlayabilmek için avukatın desteğinden yararlanmak önemlidir. Sizlere örnek teşkil etmesi bakımından güveni kötüye kullanma suçu şikâyet dilekçesinden bir parça sunalım:

“Türk Ceza Kanunu madde 155 ve ilgili sair hukuki sebepler ile yukarıda özetlenen ve re’sen dikkate alınması gereken sebeplerle, şüpheli hakkında yapılacak gerekli kovuşturmanın başlatılarak kamu davası açılmasını, bu hususta şikâyetçi vekili olarak talep etmekteyim. Saygılarımla arz ederim.”

Her olayın kendine özgü detayları bulunmakta ve bu nedenle dava dilekçesi hazırlarken dikkate alınması gereken birçok faktör vardır. İşte bu noktada, avukatın desteği büyük önem taşır. Bu nedenle hukuken alanında uzman İstanbul ceza avukatından yardım almanızı önermekteyiz. Bu kapsamda İstanbul Barosu avukatlarına ulaşabilir veya Kadıköy avukatı MG Hukuk olarak büromuzla irtibata geçebilirsiniz.

Güveni Kötüye Kullanma Suçuna İlişkin Emsal Yargı Kararları

Kadıköy avukatlık ofisi olarak en üst seviye içtihat makamı Yargıtay’ın güveni kötüye kullanma suçuna dair emsal kararlarını aşağıda paylaşıyoruz. Davanızda hak kaybı yaşamamak ve etkin savunma için tecrübeli ceza avukatlarından destek alınmasını tavsiye ederiz.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 21.11.2005 gün, E. 2004/5116, K. 2005/11637

“Şirketin bankadan kullandığı taşıt kredisi ile aldığı aracın, yediemin olarak sanığa teslim edildiği, kredi borcunun ödenmemesi üzerine anılan şirket aleyhine “rehnin paraya çevrilmesi” yoluyla yapılan icra takibi sırasında sanıktan rehnedilen arabanın tesliminin istenmesine rağmen, süresinde teslim edilmediği iddiasıyla, suça konu aracın mülkiyetinin katılan bankaya ait olmaması ve ihtilafın sözleşmeden kaynaklanan hukuki ihtilaf niteliğinde bulunması nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun unsurları oluşmamıştır”

Yargıtay 11. Ceza Dairesi, E. 2023/15211, K. 2023/11846

“Şizofreni tanısı bulunan katılanın, Tekirdağ’daki babasından kalan arazisini satmak istediği ve arkadaşı olan sanıktan bu konuda yardım istediği, bunun üzerine sanık ile katılanın beraber Tekirdağ’a giderek arsayı bir emlakçıya 23.500 TL’ye sattıkları, katılanın paralar sende kalsın diyerek paraları sanığa verdiği, sanığın bir gün sonra para ile araç alacağını söylediği ve aldığı aracı kendi adına tescil ettirdiği, bir süre sonra bu araçla kaza yaptığı, katılanın geri kalan parayı sanıktan istemesi üzerine sanığın kazayı bahane ederek paranın aracın hasarı için harcanacağını söylediği, daha sonra da aracı tanık …’ya sattığı ve katılana herhangi bir şekilde yine para vermediği, bu şekilde dolandırıcılık suçunu işlediği iddia olunan olayda;

… Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesinin 02.03.2018 tarihli 475 Sayılı yazısında katılanın suç tarihi itibariyle olayın hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğini etkileyecek mahiyet ve derecede herhangi bir akıl hastalığı veya zeka geriliğinin saptanmadığının belirtilmiş olması ve katılanın alınan beyanında arazi satışından elde edilen geliri muhafaza etmesi için kendi rızası ile sanığa verdiğini beyan etmiş olması karşısında, sanığın bahse konu olayda katılana yönelik herhangi bir hileli hareketinin olmaması nedeniyle sanığın eyleminin TCK’nin 155/1. maddesinde düzenlenen güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,”

Yargıtay 4. Ceza Dairesi, E. 2019/3166, K. 2023/28290

“Sanık hakkında seçimlik ceza öngörmeyen tehdit suçundan kurulan hükümde tekerrüre esas alınan ilamdaki mahkumiyetin, TCK’nın 155/2. maddesinde düzenlenen hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin olması ve hükümden sonra 24/10/2019 tarihinde 30928 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 26. maddesiyle değişik 5271 Sayılı CMK’nın  253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bentler arasında yer alan

ve 5237 Sayılı TCK’nın 155. maddesinde tanımı yapılan güveni kötüye kullanma suçunun da uzlaşma kapsamına alındığı, sanığın başka da tekerrüre esas alınabilecek sabıkası olmadığının anlaşılması karşısında, sözü edilen suçtan mahkumiyeti içeren ilam yönünden uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılarak, sonucuna göre tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görüldüğünden, bu hususun bozmayı gerektirmediği,”

Güveni kötüye kullanma suçunun süreçleriyle ilgili uygulamada sıklıkla rastlanan hatalardan dolayı kayıplar yaşamamanız için sürecin başından itibaren mutlaka hukuki destek almanızı tavsiye ederiz. Kadıköy hukuk ofisi MG Hukuk bürosuna başvurabilirsiniz. Vicdanen haklı ve doğru olmak bir davada sizi kurtarmayacaktır, önemli olan bu durumu yasal şartlarda ispatlamak, savunmak ve doğru yasal adımları atmaktır.

İstanbul Güveni Kötüye Kullanma Suçu Davalarınız İçin Avukatlarımıza Ulaşın

Kadıköy avukatlık ve marka patent vekilliği ofisi olan MG Hukuk ve Danışmanlık Bürosu olarak ceza avukatlığı hizmeti gereği soruşturma aşamasında, karakolda ve Cumhuriyet Savcılığında ifade alımı sırasında hukuki yardım ve hazır bulunma ile sorguda müvekkillerini temsil faaliyetinde bulunduğu gibi yine Sulh Ceza Hakimliği, Asliye Ceza Mahkemesi, Ağır Ceza Mahkemesinde ceza avukatı olarak müvekkillerini taraf sıfatlarına göre Katılan, Mağdur, Müşteki Vekili veya Sanık müdafi olarak temsil etmektedir. Dolandırıcılık suçu, kaçak bahis suçu, konut dokunulmazlığının ihlali gibi konularda da büromuza ulaşabilirsiniz.

Kadıköy avukatlık faaliyetini sürdüren ve İstanbul Barosu avukatı olan MG Hukuk Bürosu İstanbul ceza hukuku avukatı, Güveni Kötüye Kullanma Suçu, dolandırıcılık suçu, hakaret, konut dokunulmazlığının ihlali gibi ceza davaları ve ilgili davalar için danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. 2013 yılında kuruluşundan bugüne çalışmalarına devam eden MG Hukuk Bürosu’na ve İstanbul Güveni Kötüye Kullanma Suçu davalarına dair süreçlerde avukat kadromuz için bizlere ulaşabilirsiniz.

İstanbul Ceza Avukatı Hizmeti Almak İçin Ne Yapılmalıdır?

Önemle belirtmemiz gerekir ki her dava dilekçesi, şikâyet dilekçesi, sözleşme ve hukuki sürece hazırlanırken mutlaka dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Bu hususlardan birinin eksik olması durumunda sonuç aleyhinize olabilecektir. Bu nedenle hukuken alanında uzman İstanbul ceza hukuku avukatından yardım almanızı önermekteyiz. Kadıköy avukatlık ofisi olarak marka ve patent vekili ve uzman ceza hukuku kadrosuna sahip MG Hukuk Bürosu olarak sizlere yardımcı olmak isteriz. Ayrıca İstanbul Barosu avukatlarına ulaşabilir veya Kadıköy avukatı ve ceza hukuku davaları vekillik hizmeti için büromuzla irtibata geçebilirsiniz.

Yukarıda makalede belirtilen “Güveni Kötüye Kullanma Suçu nedir, Güveni Kötüye Kullanmanın cezası nedir, Güveni Kötüye Kullanmanın nitelikli halleri” ve benzeri Güveni Kötüye Kullanma davası ve ceza hukuku konularıyla ilgili daha detaylı bilgi alabilmek için, İstanbul Barosu avukatlarına ulaşabilir veya hukuk büromuzun ceza avukatı ile iletişime geçerek danışmanlık hizmeti alabilirsiniz.

Saygılarımızla,
Kadıköy Avukat Mete GENÇER

NOT:
Bu internet sitesindeki her türlü bilgi İstanbul Barosuna kayıtlı MG Hukuk Bürosu tarafından yalnızca bilgilendirme amacıyla, Türkiye Barolar Birliği tarafından belirtilen ilgili düzenlemeleri uyarınca hazırlanmıştır.

Kadıköy Hukuk Bülteni Avukatı

Hukuk Bülteni alanında avukat uzmanlığının kazanılması için avukatın Hukuk Bülteni alandaki davaları takip etmesi, Hukuk Bülteni seminerlerine katılarak, hukuksal olarak yargı içtihatları ve güncel Hukuk Bülteni ile ilgili yargıtay kararlarını takip etmesi gereklidir. Hukuk Bülteni alanındaki suç sayısı oldukça fazla olduğu için; Hukuk Bülteni Avukatı uzmanlık gerektiren bir alandır.

Kadıköy Hukuk Bülteni konusunda, Kadıköy Hukuk Bülteni Avukatları tarafından hazırladığmız tüm makalelere Hukuk Bülteni makalelerini aşağıda bulabilirsiniz.

Okumuş olduğunuz bu makale yazısı genel hatlarıyla ele alnır tarzda Hukuk Bülteni kategorisinde Kadıköy Hukuk Bülteni avukatı tarafından yazılmıştır. Makale içeriği ile ilgili size özel detaylı bilgi için büromuzla ya da avukat bir meslektaşımız ile görüşmenizi tavsiye ederiz. Bizlerle iletişime geçmek isterseniz; İletişim için tıklayınız.

Kadıköy Hukuk Bülteni avukatı tarafından bilgilendirilmek ya da konu ile alakalı sorularınız varsa AVUKAT SOR sayfamızdan bizelere sorunuzu iletebilirsiniz. Hukuk Bülteni de dahil tüm tüm makalere buradan ulaşabilirsiniz.