M G H U K U K

Yükleniyor

Sıkça Sorulan Sorular

Ana Sayfa Sıkça Sorulan Sorular
Sıkça Sorulan Sorular

İstanbul Kadıköy Avukatları cevapladı!

VUK mük.m298/B uyarınca yeniden değerleme oranı yüzde 58,46 olarak açıklandı. Kanunlarımızda birçok maktu vergi/harç ve cezalar/trafik cezaları ile istisna hadleri bu oranda artırılmıştır.

Harçlar Kanunu kapsamında alınan maktu harçlar da yeniden değerleme oranı kadar zamlanmıştır. Harçlar Kanunu’nun mükerrer 138’inci maddesi uyarınca alınacak maktu harçlar yeniden değerleme oranı olan yüzde 58,46 oranı ile artırılarak uygulanacaktır. Sadece bu artış maktu yani sabit bir parasal tutar olarak belirtilen harçlara uygulanacak. Buna göre yargı harçları, tapu kadastro harçları, noter harçları, vergi yargısı harçları, konsolosluk harçları, gemi ve liman harçları, diploma harçları ve trafik harçları bu oran kadar artırılacaktır.

Senet alacağının icraya verme süresi 3 yıldır, bu süre içinde alacaklı, farklı yöntemlerle alacağını tahsil etmek için icraya başvurabilir. Ancak, bu süre sona erdikten sonra yapılan başvurular sadece ilamsız icra takibi olarak gerçekleştirilebilir.

Senetlerin icraya verilme süresi dışında bir de zamanaşımı süresi bulunmaktadır. Her senedin zamanaşımı süresi farklıdır. Banka veya resmî kurumlardan alınan senetlerde zamanaşımı süresi 10 yıl olarak belirlenmiştir. Diğer senetler arasında yer alan, protestolu senet gibi belgelerde ise senet alacağı zamanaşımı süresi 3 yıl olarak belirlenmiştir.

Limited şirket hisse devri, Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümlerine ve şirketin ana sözleşmesine uygun olarak gerçekleştirilir. Limited şirket hisse devri aşamaları şunlardır:

  • Sözleşme ve Belgelerin Hazırlanması: Hisse devri işlemi için taraflar arasında bir hisse devri sözleşmesi hazırlanır. Bu sözleşme, hisse devri ile ilgili tüm şartları ve koşulları içermelidir. Sözleşme, Türk Ticaret Kanunu’nun 595. maddesi çerçevesinde düzenlenmiş olmalı ve şirketin ana sözleşmesine uygun olmalıdır.
  • Genel Kurul Onayı: Şirketin ana sözleşmesinde aksi belirtilmemişse, hisse devri için genel kurulun onayı gereklidir. Genel kurul, hisse devrini onaylamadan önce tarafların sunduğu belgeleri inceleyebilir. Taraflar genel kurulun onayını almalıdır. Genel kurulun onayı, Türk Ticaret Kanunu’na göre hisse devrinin geçerli olabilmesi için önemlidir.
  • Noter Onayı: Hisse devri işlemi yazılı olarak yapılmalı ve tarafların imzaları noter tarafından onaylanmalıdır. Bu, devir işleminin hukuki geçerliliğini artırmak amacıyla yapılır.
  • Tescil İşlemi: Hisse devri işlemi, Türkiye Ticaret Sicili’ne tescil edilmelidir. Bu, hisse devri işleminin kamuya açık bir şekilde kaydedilmesini sağlar. Tescil işlemi, noter onayı alınmış devir belgeleri, genel kurul kararı ve diğer gerekli belgelerle birlikte gerçekleştirilir.
  • Özel Durumlar: Hisse devri sözleşmesinde özel hükümler varsa (örneğin, rekabet yasağı, önalım hakkı gibi), bu hükümlerin uygulanması için gerekli adımlar atılmalıdır. Şirketin ana sözleşmesinde hisse devri ile ilgili özel düzenlemeler varsa, bu düzenlemelere uygun olarak hareket edilmelidir.

Hisse devri işlemi, tarafların hukuki haklarını ve sorumluluklarını korumak adına dikkatlice yönetilmelidir. Profesyonel hukuki danışmanlık almak, tarafların işlemleri doğru bir şekilde gerçekleştirmesine yardımcı olabilir. Kadıköy avukatlık ofisi olarak tavsiyemiz her şirket sözleşmesi kendi içerisinde farklı hükümlere sahip olacağından bu sürece hâkim bir şirketler hukuku avukatından destek alınmasıdır. Limited Şirket Hisse Devri süreci için İstanbul Barosu avukatlarına veya MG Hukuk olarak bizlere ulaşabilirsiniz.

Türk Hukuku’nda haksız rekabetin hukuki sonuçları, Türk Ticaret Kanunu (TTK) ve Türk Borçlar Kanunu (TBK) gibi mevzuatlarda düzenlenmiştir. Haksız rekabetin ortaya çıkması durumunda, mağdur tarafından hukuki yollara başvurulabilir. Haksız rekabet davaları ise bunların başlıca örneklerindendir. Ancak her durum özeldir ve davaya konu olayın detaylarına bağlı olarak farklı sonuçlar ortaya çıkabilir. Haksız rekabet durumunda bir avukattan hukuki destek almak genellikle önemlidir. Haksız rekabetin hukuki sonuçları ve davanın takibi konusunda detaylı bilgi ve hizmet almak için MG Hukuk’la iletişime geçebilirsiniz.

Türk Borçlar Kanunu’nun 347. maddesi belirli süreli kira sözleşmelerinde kiraya verenin 10 yıllık kiracısını çıkartma hakkını düzenler. Bu maddeye göre, kiraya veren, kiracının aynı mülkte on yıl veya daha uzun süreyle oturması durumunda, belirli koşulları yerine getirerek kiracıyı çıkartabilir.

Belirli süreli sözleşmelerde kiraya verenin 10 yıllık kiracısını çıkartması için Türk Borçlar Kanunu’nun 347. maddesine göre şu koşullar olmalıdır:

  • İlk yapılan sözleşmeden itibaren birer yıllık uzama süresinin on yıl olması.
  • On yıldan sonra en son uzama yılının bitiminden en az üç ay önce kiracıya yazılı olarak fesih bildiriminde bulunması.
  • Fesih bildiriminden sonra davanın da uzama yılının sonunda açılması.
  • Yeni bir sözleşmenin imzalanmamış olması

Bu koşullar sağlanırsa, kiraya veren herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeyi sona erdirebilir. Aksi takdirde, sözleşme kendiliğinden yıldan yıla uzamaya devam edecektir. 10 Yıllık Kiracının Tahliyesinde sürelerin hesaplanması ve benzeri durumların yaratacağı anlaşılmazlıklardan kaçınmak, kiracının ve kiraya verenin haklarını ve hukuki pozisyonunu korumak adına hukuki danışmanlık almak önemli olabilir. MG Hukuk tahliye davaları konusunda danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir.

Senedin ödenmemesi durumunda, senet alacağı için borçluya hapis cezası uygulanmaz. Haciz işlemleri başladığında, borçlu icra dosyasına yönelik icra taahhüdü verirse ve belirtilen tarihlerde borcunu ödemezse, icra taahhüdü ihlali nedeniyle ceza alabilir.

Borçlunun icra taahhüdüne rağmen ödeme yapmaması halinde, alacaklı icra ceza mahkemesine şikâyette bulunabilir. Ancak, Türk hukukunda, bir edim taahhüt edilmesine rağmen yerine getirilmemesi durumunda hapis cezası uygulanması söz konusu değildir.

Yani sorumuzun cevabı şudur; senedin ödenmediği durumlarda borçluya hapis cezası ya da adli para cezası verilmez. Çek alacağı için ise senet alacağından farklı olarak hapis cezası yaptırımı bulunmaktadır.

Dolandırıcılık eylemi maddesi mevzuatta Türk Ceza Kanunu’nda Madde 157’de düzenlenmiştir. Dolandırıcılık suçunun cezası, suçun nitelikli hallerine ve işlenme şekline bağlı olarak değişkenlik gösterir. Madde 158, dolandırıcılık suçunun nitelikli hallerini belirlemektedir ve bu hallerde daha ağır cezalar öngörülmüştür. Dolayısıyla, dolandırıcılık suçunun cezasını belirlemek için suçun hangi koşullarda işlendiğine ve hangi nitelikli hallerin gerçekleştiğine bakmak gereklidir. Dolandırıcılık suçunun yargılama sürecinde bir avukatın desteğinin öneminin büyük olduğunu ve MG Hukuk’un dolandırıcılık davası avukatlık hizmeti verdiğini hatırlatmak isteriz.

Genel olarak, dolandırıcılık suçu için öngörülen cezalar şunlardır:

Hapis Cezası: Dolandırıcılık suçuna ilişkin hapis cezası, suçun nitelikli hallerine ve işlenme şekline bağlı olarak değişir. Suçun nitelikli hallerinde hapis cezasının üst sınırı artar.

Adli Para Cezası: Suçtan elde edilen menfaate göre belirlenen adli para cezası, dolandırıcılık suçunun maddi boyutuna bağlı olarak değişir. Suçun işlenme şekline ve nitelikli hallerine göre adli para cezası miktarı da artabilir.

Ceza Artırımı: Dolandırıcılık suçu, Madde 158’de belirtilen nitelikli hallerde işlendiğinde, cezada artırıma gidilebilir. Örneğin, dinî inanç ve duyguların istismarı, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak işlenme gibi durumlar cezada artırıma neden olabilir.

Örgütlü Suçlarda Artırım: Dolandırıcılık suçu üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlendiğinde veya suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlendiğinde, cezada artırıma gidilebilir.

Net bir ceza miktarı belirtmek zordur, çünkü ceza mahkeme tarafından belirlenir ve suçun koşullarına, mağdurların durumuna ve suçun büyüklüğüne göre değişebilir. Bu nedenle, belirli bir dolandırıcılık davasında uygulanacak ceza miktarı, mahkeme kararıyla belirlenir. Bu konularda daha detaylı bilgi veya hizmet almak için İstanbul Barosu avukatlarına veya MG Hukuk’a ulaşabilirsiniz.

Franchise sözleşmesi hazırlarken alanında tecrübeli ticaret ve marka avukatından destek alınmasını tavsiye ederiz. Sözleşmenin her bir maddesinden kaynaklı farklı uyuşmazlıklar çıkabileceğinden dolayı her zaman bir avukatla çalışmak önemlidir, hak kayıplarının önüne geçecektir. Franchise sözleşmesi örneklerine bakılarak sözleşme hazırlanması doğru olmayacaktır. Sözleşmeler hukukuna göre her sözleşmenin ayrı hukuki metinleri, ayrı koruyucu hükümleri ve tarafların hak ve yükümlülükleri bulunmaktadır.

Sözleşmeden bir madde örneği vermek gerekirse: “FRANCHISE ALAN bu sözleşmeyle sahip olduğu hak ve yetkileri FRANCHISE VEREN’in yazılı izni ve onayı olmaksızın, her ne nam altında ya da her ne sebeple olursa olsun, bedelli veya bedelsiz olarak, kısmen ya da tamamen devredemez, kullandıramaz. Devir ancak FRANCHISE VEREN’in yazılı izni ile yapılabilir.”

Kentsel Dönüşüm Kanunu 2023 Kasım düzenlemesi ile riskli yapı tespiti, Kentsel Dönüşüm Başkanlığınca talep edilmesi halinde mülki idare amiri tarafından verilecek yazılı izne istinaden yeterli kolluk kuvveti marifetiyle resen yapılabilecek.

Buna göre, riskli yapı tespiti Kentsel Dönüşüm Başkanlığı veya idarece resen yapılabilecek. Uygulamada bazı maliklerce veya kiracılarca riskli yapı tespiti yapılmasının engellendiği ve kendi bağımsız birimlerinden tespit için numune alınmasına müsaade edilmediği görüldüğünden, riskli yapı tespitinin, gerekmesi halinde mülki idare amiri tarafından verilecek yazılı izne istinaden yeterli kolluk kuvveti marifetiyle kapalı kapılar veya alanların açtırılması suretiyle yapılabilmesine imkân sağlanacak.

Kentsel dönüşümün yavaş ilerlemesinin önemli etkenlerinden biri de arsa payı oranlarını üçte iki çoğunluk kararıyla alınmasıydı. Kentsel Dönüşüm Kanunu gereği az bir yüzdeyle bu kararlar alınamıyordu. Yeni yasal düzenlemeyle inşaat ruhsatı alma dahil salt çoğunluk kararı ile yani yüzde elli artı bir kararı alındığı andan itibaren süreç başlayacak. İnşaat ruhsatını da ilgili belediye artık verme durumuyla karşı karşıya kalacak. Bu da sürecin hızlı ilerlemesinin etkenlerinden biri olacak.     

Yeni Kentsel Dönüşüm Kanunu ile süreçlerde yapı ruhsatı alınması da dahil olmak üzere tüm iş ve işlemler, hisseleri oranında maliklerin salt çoğunluğu ile aldığı karara istinaden yapılabilecek.

Salt çoğunluk ile karar alan malikler tarafından, alınan karar ile anlaşma şartlarını ihtiva eden teklifin salt çoğunlukla alınan karara katılmayan maliklere, noter vasıtasıyla veya ilgili muhtarlıkta 15 gün süre ile ilan edilmek suretiyle bildirilecek. Satış işleminin satış bedelinin eksik hesaplandığı gerekçesi ile iptal edilmesi durumunda, satış bedeli ile yargı kararında belirtilen şekilde hesaplanacak bedel arasındaki fark, hisseyi satın alan malik tarafından hissesi satılan eski malike ödenecek.

Karara katılmayanları nasıl bir süreç bekliyor?

Karara katılmayanlara 15 gün süre verilir. 15 günün içinde karara katılmaları veya sözleşmeyi imzalamaları istenir. Yeni Kentsel Dönüşüm Kanunu ile 15 günün sonunda katılmadıkları takdirde de satış heyeti tarafından belirlenen rakam üzerinden satışa gider. Eğer satış gerçekleşir ve kararı imzalamayan taraf bu satış rakamına itiraz ederse mahkemeye gidilir. Mahkemenin belirleyeceği bedel satıştan daha yüksek olduğu takdirde de aradaki fark, hisseyi alan kişi tarafından eski mülkiyet sahibine ödenir.