M G H U K U K

Yükleniyor

Sıkça Sorulan Sorular

Ana Sayfa Sıkça Sorulan Sorular
Sıkça Sorulan Sorular

İstanbul Kadıköy Avukatları cevapladı!

Anonim bir şirketin kuruluşu karmaşık bir süreç olabilir. Kadıköy şirketler avukatı olarak anonim bir şirketin kuruluşunda izlenmesi gereken adımlar ve dikkat edilmesi gereken noktaları şöyle açıklayabiliriz:

  1. Kurucuların Belirlenmesi: Anonim şirket, tek bir gerçek veya tüzel kişi tarafından da kurulabilir. Eskiden minimum 5 kişi ile kurulan anonim şirketler, güncellemelerle birlikte tek bir kişi tarafından da kurulabilmektedir. Ancak, şirketin faaliyet alanına göre izin gerekebilir.
  2. Sermaye Belirlenmesi ve Ödenmesi: Anonim bir şirketin minimum sermaye miktarı yasal düzenlemelere tabidir. Mevcut Türk Ticaret Kanunu’na göre, başlangıç sermayesi en az 250.000 TL olmalıdır. Bu sermayenin en az %25’i şirket kuruluşunda ödenmelidir. Geri kalan kısım, kuruluşun ardından belirli bir süre içinde ödenmelidir.
  3. Esas Sözleşmenin Hazırlanması ve Noter Onayı: Anonim şirket kuruluşunda esas sözleşme hazırlanmalıdır. Bu sözleşmede, şirketin adı, merkezi, faaliyet konusu, ortakların hak ve sorumlulukları, sermayenin dağılımı gibi detaylar yer alır. Esas sözleşme, tüm kurucular tarafından imzalanmalı ve noter onayına tabi tutulmalıdır.
  4. Ticaret Siciline Tescil ve İlan: Esas sözleşmenin noter onayından sonra, şirketin ticaret siciline kaydedilmesi ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi‘nde ilan edilmesi gerekir. Bu adım, şirketin tüzel kişilik kazanması için önemlidir.
  5. Vergi Dairesine Başvuru: Şirketin kuruluşunu vergi dairelerine bildirmek ve vergi mükellefiyetini başlatmak gereklidir. Bu süreçte, vergi numarası alınır ve şirketin vergi durumuyla ilgili kayıtlar oluşturulur.
  6. Banka Hesabı Açılması: Şirket adına bir banka hesabı açılmalıdır. Bu hesap üzerinden sermaye ödemeleri yapılır ve şirketin finansal işlemleri gerçekleştirilir.
  7. Diğer İdari İşlemler: Belediyeden işyeri açma ruhsatı alınması, gerekli izinlerin ve lisansların temin edilmesi gibi diğer idari işlemler tamamlanmalıdır.

Anonim şirketin kuruluşu, yasal düzenlemelere uygun olarak titizlikle yürütülmesi gereken bir süreçtir. Bu nedenle, profesyonel bir hukuk danışmanından veya avukattan destek almak, kuruluş sürecinin başarılı bir şekilde tamamlanmasına yardımcı olabilir. Kadıköy Avukatlık Ofisi MG Hukuk olarak müvekkillerimize Anonim Şirket Kuruluşu sürecine ilişkin hukuki danışmanlık ve etkin avukatlık hizmeti vermekteyiz.

Yabancı uyrukluların Türkiye’de çalışma izni alma şartları oldukça detaylı ve titizlikle belirlenmiştir. Bu şartlar hem yabancı çalışanlar hem de işverenler tarafından yerine getirilmesi gereken kriterleri içermektedir. Bu kapsamda yabancı uyrukluların çalışma izni alma şartlarına dair detayları şöyle açıklayabiliriz:

  • İstihdam Şartı: Çalışma izni talep edilen işyerinde en az 5 Türk vatandaşının istihdam edilmesi gerekmektedir. Eğer çalışma izni talebinde bulunan yabancı, işyerinin ortağı ise, bu şart, Bakanlıkça verilecek bir yıllık çalışma izninin son 6 ayı için aranmaktadır. Birden fazla yabancı için çalışma izni talep edilmesi durumunda ise her bir yabancı için ayrı ayrı 5 Türk vatandaşı istihdamı gerekmektedir.
  • Mali Şartlar: İşyerinin ödenmiş sermayesinin en az 100.000 TL olması veya brüt satışlarının en az 800.000 TL veya son yıl ihracat tutarının en az 250.000 ABD doları olması gerekmektedir.
  • Belirli İstisnalar: Dernek ve vakıflarda çalışacak yabancılara ilişkin izin talepleri ile yabancı devlet havayollarının Türkiye temsilciliklerinde, eğitim sektöründe ve ev hizmetlerinde çalışacak yabancıların çalışma izni başvurularında yukarıdaki kriterler uygulanmayabilir.
  • Sermaye Payı Şartı: Çalışma izni başvurusunda bulunan şirket ortağı yabancının sermaye payının, 40.000 TL’den az olmamak üzere en az yüzde 20 olması gerekmektedir.
  • Ücret Belirleme: İşveren tarafından yabancıya ödeneceği beyan edilen aylık ücret miktarının, yabancının görev ve yetkinliği ile bağdaşır seviyede olması gerekir. Ücret, belirli meslekler için asgari ücretin belirli katları şeklinde belirlenir.
  • Özel Durumlar ve İstisnalar: İleri teknoloji gerektiren işlerde ya da aynı vasıflarda Türk uzmanın bulunmadığı hallerde, belirli koşullar altında kriterler uygulanmayabilir. Türkiye’nin ikili ya da çok taraflı sözleşmelerde hüküm bulunan hallerde ve kamu kurum ve kuruluşlarının sözleşme veya ihale usulleriyle mal ve hizmet alımı işlerinde çalıştırılacak yabancılara ilişkin kriterler farklılık gösterebilir.

Bu şartlar, Türkiye’de çalışmak için izin almak isteyen yabancı uyrukluların dikkate alması gereken temel kriterleri oluşturur. Özel durumlar ve istisnalar da göz önünde bulundurularak, başvuru sürecinde gerekli belgelerin eksiksiz ve doğru bir şekilde sunulması önemlidir. Bu konuya dair daha detaylı bilgi veya hukuki destek almak için Kadıköy avukatı MG Hukuk’a ulaşabilirsiniz.

Reklam Kurulu, Türkiye’de ticari reklamların ve haksız ticari uygulamaların denetiminden sorumlu olan bir kuruldur. Reklam Kurulu, Türkiye Cumhuriyeti Gümrük ve Ticaret Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösterir ve Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü tarafından yönetilir. Şirketler hukuku danışmanlığı kapsamında müvekkillerimize bu konuda destek sağlamaktayız.

Bu kurul, ticari reklamların ve haksız ticari uygulamaların yasalara ve ilgili yönetmeliklere uygunluğunu denetler. Ayrıca, reklam verenlerin, reklam ajanslarının ve medya mecralarının belirlenen kurallara ve standartlara uyumunu sağlar. Reklam Kurulu’nun temel görevleri şunlardır:

  • Ticari Reklamların Denetimi: Reklam Kurulu Kararları, ticari reklamların içeriğini, yayınlanma biçimini ve hedef kitlesi üzerindeki etkilerini değerlendirir. Reklamların yasalara, genel ahlaka, kamu düzenine ve kişilik haklarına uygun olup olmadığını kontrol eder.
  • Haksız Ticari Uygulamaların İncelemesi: Kurul, tüketicilere yönelik haksız veya aldatıcı ticari uygulamaları inceleyerek bu tür uygulamaların önlenmesini sağlar. Bu kapsamda, mesleki özenin gereklerine uymayan, tüketicileri yanıltıcı veya aldatıcı olan uygulamaları tespit eder ve gerekli önlemleri alır.
  • İdari Yaptırım Kararları: Reklam Kurulu, incelemeleri sonucunda ticari reklamların veya ticari uygulamaların yasalara aykırı olduğunu tespit ederse, çeşitli idari yaptırım kararları verebilir. Bu yaptırımlar arasında reklamın yayınının durdurulması, düzeltilmesi, idari para cezası verilmesi veya tedbiren durdurma gibi kararlar bulunabilir.
  • Başvuru Kabulü ve İncelemeler: Reklam Kurulu Kararları için öncelikle tüketicilerin, rakip firmaların veya diğer ilgili kişilerin şikayetlerini veya başvurularını kabul eder. Bu başvurular üzerine gerekli incelemeleri yaparak sorunun çözümü için kararlar alır.

Reklam Kurulu’nun faaliyetleri, tüketicilerin korunması, dürüst rekabetin sağlanması ve ticari iletişimdeki etik kuralların uygulanmasını temin etmek amacıyla gerçekleştirilir. Bu kurul, Türkiye’de reklam endüstrisinin etik ve yasal standartlara uygun şekilde işlemesini sağlayarak hem tüketicilerin hem de işletmelerin haklarını korur. Bu konuya ilişkin daha fazla bilgi veya hukuki destek almak için MG Hukuk Kadıköy avukatlarına ulaşabilirsiniz.

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), kanser gibi ciddi hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların bir kısmını karşılamaktadır. Ancak, SGK’nın kanser ilaçlarını karşılama konusundaki politikaları ve uygulamaları belirli kriterlere göre şekillenmektedir.

Öncelikle, SGK’nın kanser ilaçlarını karşılama konusundaki politikaları belirli yasal düzenlemelere ve sosyal güvenlik mevzuatına dayanmaktadır. Bu mevzuat çerçevesinde, kanser ilaçlarının SGK tarafından karşılanabilmesi için belirli şartların sağlanması gerekmektedir.

SGK, kanser ilaçlarını genellikle tedavi standartlarına uygun olarak reçete eden sağlık kurumları ve hekimler aracılığıyla karşılamaktadır. Bununla birlikte, SGK’nın belirli bir bütçe dahilinde hareket ettiği ve sınırlı kaynakları olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle, SGK’nın kanser ilaçlarını karşılama konusundaki politikaları zaman zaman değişebilir ve belirli kriterlere göre belirlenebilir.

Kanser ilaçlarının SGK tarafından karşılanması için belirli bir süreç izlenmektedir. Öncelikle, hasta tarafından ilgili sağlık kuruluşuna başvurulur ve gerekli tetkikler yapılarak kanser teşhisi konulur. Ardından, hastanın tedavi süreci ve ihtiyaçları doğrultusunda bir tedavi planı oluşturulur ve bu plan çerçevesinde gerekli ilaçlar reçete edilir.

Reçetelenen ilaçlar, SGK’nın belirlediği kriterlere uygunsa ve tedavi standartlarına uygun olarak reçete edilmişse, SGK tarafından karşılanabilir. Ancak, bazı durumlarda SGK’nın belirli ilaçları karşılama politikaları veya bütçe sınırlamaları nedeniyle belirli ilaçlar karşılanmayabilir veya hastaların belirli katkı payları ödemesi gerekebilir.

Sonuç olarak, SGK’nın kanser ilaçlarını karşılama konusundaki politikaları belirli yasal düzenlemelere dayanmakta olup, belirli kriterlere ve tedavi standartlarına göre şekillenmektedir. Bu nedenle, kanser tedavisi gören hastaların SGK’nın ilgili politikalarını ve uygulamalarını dikkate alarak tedavi süreçlerini yönetmeleri önemlidir.

SGK’nın kanser ilaçlarını karşılama konusundaki politikaları ve uygulamaları karmaşık olabilir ve hastaların bu konuda doğru bilgiye ulaşmaları ve haklarını korumaları zor olabilir. Bir avukatın yardımıyla hastalar, SGK’nın kararlarını ve uygulamalarını doğru bir şekilde değerlendirerek gerekli adımları atabilirler. Ayrıca, avukatlar hastaların SGK ile iletişim kurmalarına ve gerektiğinde yasal süreçleri başlatmalarına yardımcı olabilirler. Bizler de MG Hukuk Kadıköy avukatı olarak müvekkillerimize Kanser İlacı İçin Hukuki yola ilişkin danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermekteyiz.

Kötüniyetli marka tescili, bir kişinin veya işletmenin, marka tescili yaparken dürüstlük kuralına aykırı davrandığı durumu ifade eder. Bu durumda, marka başvurusunda bulunan kişi veya işletme, başkasının markasını bilerek veya önemli bir sebep olmaksızın tescil ettirme niyetiyle hareket eder. Kötüniyetli marka tescili genellikle markanın meşru hak sahibini haksız bir şekilde etkisiz hale getirme, rakip işletmelerin pazar payını zayıflatma veya tüketiciyi yanıltma amacına yönelik olarak yapılır.

Türk hukukunda, kötüniyetli marka tescili, Sınai Mülkiyet Kanunu’nda (SMK) belirli nispi ret nedenleri arasında yer alır ve bu sebeple marka tescili başvurusu kötüniyetli olarak reddedilebilir. Ayrıca, SMK’nın 25. maddesi uyarınca, kötüniyetle tescil edilmiş bir marka hükümsüz sayılabilir ve bu marka sahibinin hakları geçersiz hale getirilebilir. Kötüniyetli marka tescili genellikle şu durumlarda ortaya çıkar:

  • Bir işletme, başka bir işletmenin markasını bilerek veya önemli bir sebep olmaksızın tescil etme niyetiyle hareket eder.
  • Marka başvurusunda bulunan kişi veya işletme, markanın meşru hak sahibinin itirazlarını göz ardı eder veya markanın başka bir yerde zaten kullanıldığını bilmesine rağmen tescil işlemine devam eder.
  • Bir kişi veya işletme, başka bir işletmenin itibarını kötüye kullanarak marka tescili yapmaya çalışır.

Kötüniyetli marka tescili, rekabetin sağlıklı bir şekilde işlemesine engel olur ve haksız rekabetin yayılmasına neden olabilir. Bu nedenle, Türk hukuku kötüniyetli marka tescilini ciddi bir ihlal olarak kabul eder ve bu tür durumlarla mücadele etmek için çeşitli yaptırımlar öngörür.

Evet, sınır dışı kararı belirli koşullar altında iptal edilebilir. Türkiye’deki yabancıların sınır dışı edilmesine ilişkin yasal düzenlemeler, belirli durumlarda sınır dışı kararlarının gözden geçirilebileceğini ve hatta iptal edilebileceğini öngörmektedir. Bu durumlar genellikle yabancıların haklarını korumak, adil bir işlem yapmak ve uluslararası standartlara uygunluğu sağlamak amacıyla belirlenmiştir.

Öncelikle, sınır dışı edilme kararının iptal edilmesi veya gözden geçirilmesi için yasal bir prosedür izlenmesi gerekmektedir. İptal veya gözden geçirme genellikle aşağıdaki koşullar altında gerçekleşecektir:

  • Hukuka Aykırılık: Sınır dışı kararının hukuka aykırı olduğu kanıtlanırsa, mahkeme veya ilgili yetkililer kararı iptal edebilir veya gözden geçirebilir. Hukuka aykırılık, prosedür hataları, yasalara uymayan değerlendirmeler veya diğer yasal gerekliliklerin ihlali gibi durumları içerebilir.
  • İnsan Hakları İhlali: Sınır dışı kararı, yabancının temel insan haklarını ihlal ediyorsa, bu durumun belirlenmesi halinde karar gözden geçirilebilir veya iptal edilebilir. Özellikle işkence, kötü muamele veya insanlık dışı cezalandırma riski taşıyan durumlarda sınır dışı kararı hukuka aykırı kabul edilebilir.
  • İdari Hatalar: İdari hatalar veya yanlış anlamalar sonucu alınan sınır dışı kararları, gerektiğinde iptal edilebilir veya gözden geçirilebilir. Bu durumda, yabancının durumu ve sunduğu kanıtların yeniden değerlendirilmesi önemlidir.
  • Yeni Kanıtların Ortaya Çıkması: İptal veya gözden geçirme sürecinde, sınır dışı kararının temellendirildiği bilgilerde veya koşullarda önemli değişiklikler veya yeni kanıtlar ortaya çıkabilir. Bu durumda, yeni kanıtların dikkate alınması ve adaletin sağlanması önemlidir.
  • İdari Değerlendirme: Sınır dışı edilme kararları, idari makamlar tarafından düzenli olarak değerlendirilir ve gerektiğinde gözden geçirilir. Bu değerlendirmeler sırasında yabancının durumu, riskleri ve mevcut koşullar göz önünde bulundurulur.

Sonuç olarak, sınır dışı kararlarının iptal edilip edilmeyeceği veya gözden geçirilip geçirilmeyeceği durumdan duruma değişebilir. Ancak, genel olarak hukuki süreçlerin adaleti ve yabancıların haklarının korunması göz önünde bulundurularak bu kararlar değerlendirilir. Sınır dışı kararının iptali sürecinde deneyimli bir avukatın önemi büyüktür. MG HUKUK olarak müvekkillerimize bu konuda hukuki destek vermekteyiz.

Destekten yoksun kalma tazminatı, bir kişinin ölümü sonucunda, ölen kişinin sağladığı maddi veya manevi desteğin kaybedilmesi durumunda uygulanan bir tazminat türüdür. Bu tazminat, ölen kişinin destek sağladığı kişilerin uğradığı maddi ve manevi zararların telafi edilmesini amaçlar.

Ölüm olayı sadece ölen kişi için değil, ona destek sağlayan kişiler için de önemli bir kayıp ve zarara neden olabilir. Örneğin, aile reisinin ölümü durumunda ailenin geçim kaynağını kaybetmesi, ölen kişinin çocuklarının eğitim masraflarının karşılanamaması gibi durumlar destekten yoksun kalma durumunu ortaya çıkarabilir. Destekten yoksun kalma tazminatı, ölen kişinin destek sağladığı kişilerin yaşamlarını sürdürebilmeleri için önemlidir. Bu tazminat, ölen kişinin yokluğunda destekten yoksun kalan kişilerin yaşam standartlarını korumaya ve olası maddi sıkıntıları hafifletmeye yöneliktir.

Destekten yoksun kalma tazminatı genellikle ölen kişinin eşi, çocukları, anne veya babası gibi yakın akrabaları tarafından talep edilir. Ancak, ölen kişinin destek sağladığı diğer kişiler de bu tazminatı talep edebilir. Örneğin, bir kişinin ölümü durumunda, ölen kişinin maddi destek sağladığı bir arkadaşı da destekten yoksun kalabilir ve bu durumda tazminat talep edebilir.

Sonuç olarak, destekten yoksun kalma nedeniyle tazminat talebi, ölen kişinin destek sağladığı kişilerin yaşamlarını sürdürebilmeleri ve maddi kayıplarını telafi edebilmeleri için önemli bir hukuki araçtır. Bu tazminat, ölen kişinin yokluğunda destekten yoksun kalan kişilere adil bir telafi sağlamayı amaçlar. Destekten yoksun kalma tazminatı davalarında bir avukatın rehberliği ve profesyonel yaklaşımı, müvekkilin davanın başarılı sonuçlanması için kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, bu tür davalarda bir avukattan destek almak, müvekkilin haklarının korunması ve adil bir tazminat alma şansını artırır. Destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin hukuki destek almak için Kadıköy Avukat MG Hukuk Bürosuyla irtibata geçebilirsiniz.

Kredi kartı taksit sınırlaması, Banka Kartları ve Kredi Kartları Hakkında Yönetmelik’in 26. maddesinin yedinci fıkrası ile belirlenen bir düzenlemedir. Bu düzenleme, kredi kartlarıyla yapılan harcamaların taksitlendirilebileceği maksimum süreyi ve bazı harcama kategorilerinde taksitlendirme yapılmasını sınırlamaktadır. Söz konusu yönetmelik kapsamında, kredi kartlarıyla gerçekleştirilecek mal ve hizmet alımları ile nakit çekimlerinde en fazla on iki aya kadar taksitlendirme yapılabilmesine izin verilmektedir.

Kredi Kartı Kısıtlaması

Ancak belirli harcama türleri için farklı taksitlendirme süreleri öngörülmüştür. Örneğin, basılı ve külçe halinde olmayan kuyumla ilgili harcamalarda taksitlendirme süresi dört ay olarak belirlenmiştir. Elektronik eşya alımlarında dört aydan dokuz aya kadar değişen taksitlendirme süreleri bulunmaktadır. Mobilya ve elektrikli eşya alımlarında on sekiz aya kadar taksitlendirme yapılabilirken, havayolları ve konaklama ile ilgili yurt içine ilişkin harcamalarda on sekiz aya kadar taksitlendirme yapılabilir. Dönem dönem bu düzenlemeler değişiklik göstermektedir.

Taksitlendirme süreleri, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun aldığı kararlarla belirlenir. Bu kararlar, genellikle belirli dönemlerde gözden geçirilir ve güncellenir. Bu düzenleme, tüketicilerin finansal durumunu korumak, aşırı borçlanmayı önlemek ve finansal istikrarı sağlamak amacıyla yapılmıştır. Bu sınırlamaların ihlali durumunda, ilgili düzenleyici kurumlar tarafından yaptırımlar uygulanabilir. Kredi kartı kısıtlaması hakkında daha fazla bilgi almak için Kadıköy avukat MG Hukuk Bürosu’na ulaşabilirsiniz.

Kripto para dolandırıcılığı mağdurları, yaşadıkları mağduriyeti şikâyet etmek ve yasal haklarını korumak için çeşitli mercilere başvurabilirler. Kripto para dolandırıcılığı şikâyet edilebilecek bazı kurumlar ve platformlar şunlardır:

  • Emniyet Genel Müdürlüğü İnternet Suçları Şikâyet Hattı: Türkiye’de kripto para dolandırıcılığıyla ilgili şikayetlerin yapılabileceği kurum Emniyet Genel Müdürlüğü ve Savcılıklardır.
  • Cumhuriyet Başsavcılıkları: Kripto para dolandırıcılığı gibi suçları Adliyede Cumhuriyet Savcılarına bildirmek de mümkündür. Şikâyet dilekçesiyle veya doğrudan savcılığa başvurarak suç duyurusunda bulunulabilir.
  • Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK): Kripto para dolandırıcılığıyla ilgili bankalar aracılığıyla yapılan işlemlerde yaşanan sorunlar veya dolandırıcılık durumlarında, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na (BDDK) başvurulabilir.
  • Kripto Para Borsaları: Kripto para işlemleri yapılan borsalar veya platformlar, kullanıcıların güvenliği ve dolandırıcılıkla mücadele konusunda çeşitli önlemler almaktadır. Bu platformlara yapılan işlemlerle ilgili şikayetler doğrudan ilgili platformun müşteri hizmetlerine iletilerek çözüm talep edilebilir.
  • Kripto Para Toplulukları ve Forumlar: Kripto para kullanıcılarının bir araya geldiği çeşitli forumlar ve topluluklar bulunmaktadır. Bu platformlarda yaşanan dolandırıcılık vakaları paylaşılabilir ve diğer kullanıcılar uyarılabilir.
  • Yasal Danışmanlık ve Avukatlık Hizmetleri: Kripto para dolandırıcılığı mağdurları, hukuki haklarını korumak ve yasal süreçleri yönetmek için uzman bir avukattan destek alabilirler. Uzman bir avukat, mağduriyetin boyutunu değerlendirerek hangi yasal adımların atılması gerektiği konusunda rehberlik edebilir. Bu konuda büromuzla iletişime geçebilirsiniz.

Kripto para dolandırıcılığı şikayetlerinde, doğru ve yetkili mercilere başvurarak mağduriyetin giderilmesi ve dolandırıcılıkla mücadele edilmesi sağlanabilir. Özellikle bu süreçte bir avukatın desteğinden faydalanmak hak kaybını azaltmak bakımından sağlıklı ve etkili olacaktır. MG Hukuk olarak Kripto Para Dolandırıcılığı noktasında hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermekteyiz.

Patent hükümsüzlük davası, tescil edilmiş bir patente itiraz etmek veya patentin hükümsüz kılınması için dava açmak amacıyla başlatılan bir hukuki süreçtir. Bu davayı açmak için belirli adımlar izlenmelidir:

  1. Dava Yetkili Mahkemede Açılır: Patent hükümsüzlük davası, Türkiye’de Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi veya yetkili Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılabilir.
  2. Dava Süreci Başlatılır: Davanın başlatılması için öncelikle dava dilekçesi hazırlanır ve yetkili mahkemeye sunulur. Dava dilekçesinde, patentin neden hükümsüz kılınması gerektiği ve bu iddiaların delilleriyle desteklenmesi gerekir.
  3. Davaya İlişkin Belge ve Deliller Sunulur: Dava dilekçesinin yanı sıra, patentin hükümsüzlüğünü destekleyen belge ve deliller de mahkemeye sunulmalıdır. Bu deliller, patentin verilmesine engel teşkil eden eksiklikler veya patent sahibinin hak sahibi olmadığını gösteren belgeler olabilir.
  4. Davalı Tarafın Cevap Hakkı: Dava dilekçesi davalı tarafın (patent sahibi) tarafına tebliğ edilir ve belirli bir süre içinde cevap vermesi istenir. Davalı taraf, dava dilekçesine karşı savunma yapabilir ve iddialara karşı delillerini sunabilir.
  5. Dava İlerler ve Karar Verilir: Tarafların savunmaları alındıktan sonra mahkeme, delilleri ve hukuki argümanları değerlendirerek kararını verir. Eğer mahkeme patentin hükümsüzlüğüne karar verirse, patentin sicilden silinmesi ve artık geçerli olmaması için gerekli işlemler başlatılır.

Patent hükümsüzlük davası açma süreci oldukça teknik ve hukuki bilgi gerektiren bir süreçtir. Bu nedenle, genellikle bu tür davaları yürütmek için uzmanlık gerektiren bir alan olan fikri mülkiyet avukatlarına başvurulur. Uzman bir avukatın rehberliği, dava sürecinin başarılı bir şekilde yürütülmesine yardımcı olabilir. İstanbul Marka Patent Avukatı ve marka patent vekili olan Mete Gençer Hukuk Bürosu’na patent hükümsüzlük davası için ulaşabilirsiniz.