M G H U K U K

Yükleniyor

Sıkça Sorulan Sorular

Ana Sayfa Sıkça Sorulan Sorular
Sıkça Sorulan Sorular

İstanbul Kadıköy Avukatları cevapladı!

Dolandırıcılık eylemi maddesi mevzuatta Türk Ceza Kanunu’nda Madde 157’de düzenlenmiştir. Dolandırıcılık suçunun cezası, suçun nitelikli hallerine ve işlenme şekline bağlı olarak değişkenlik gösterir. Madde 158, dolandırıcılık suçunun nitelikli hallerini belirlemektedir ve bu hallerde daha ağır cezalar öngörülmüştür. Dolayısıyla, dolandırıcılık suçunun cezasını belirlemek için suçun hangi koşullarda işlendiğine ve hangi nitelikli hallerin gerçekleştiğine bakmak gereklidir. Dolandırıcılık suçunun yargılama sürecinde bir avukatın desteğinin öneminin büyük olduğunu ve MG Hukuk’un dolandırıcılık davası avukatlık hizmeti verdiğini hatırlatmak isteriz.

Genel olarak, dolandırıcılık suçu için öngörülen cezalar şunlardır:

Hapis Cezası: Dolandırıcılık suçuna ilişkin hapis cezası, suçun nitelikli hallerine ve işlenme şekline bağlı olarak değişir. Suçun nitelikli hallerinde hapis cezasının üst sınırı artar.

Adli Para Cezası: Suçtan elde edilen menfaate göre belirlenen adli para cezası, dolandırıcılık suçunun maddi boyutuna bağlı olarak değişir. Suçun işlenme şekline ve nitelikli hallerine göre adli para cezası miktarı da artabilir.

Ceza Artırımı: Dolandırıcılık suçu, Madde 158’de belirtilen nitelikli hallerde işlendiğinde, cezada artırıma gidilebilir. Örneğin, dinî inanç ve duyguların istismarı, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak işlenme gibi durumlar cezada artırıma neden olabilir.

Örgütlü Suçlarda Artırım: Dolandırıcılık suçu üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlendiğinde veya suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlendiğinde, cezada artırıma gidilebilir.

Net bir ceza miktarı belirtmek zordur, çünkü ceza mahkeme tarafından belirlenir ve suçun koşullarına, mağdurların durumuna ve suçun büyüklüğüne göre değişebilir. Bu nedenle, belirli bir dolandırıcılık davasında uygulanacak ceza miktarı, mahkeme kararıyla belirlenir. Bu konularda daha detaylı bilgi veya hizmet almak için İstanbul Barosu avukatlarına veya MG Hukuk’a ulaşabilirsiniz.

Franchise sözleşmesi hazırlarken alanında tecrübeli ticaret ve marka avukatından destek alınmasını tavsiye ederiz. Sözleşmenin her bir maddesinden kaynaklı farklı uyuşmazlıklar çıkabileceğinden dolayı her zaman bir avukatla çalışmak önemlidir, hak kayıplarının önüne geçecektir. Franchise sözleşmesi örneklerine bakılarak sözleşme hazırlanması doğru olmayacaktır. Sözleşmeler hukukuna göre her sözleşmenin ayrı hukuki metinleri, ayrı koruyucu hükümleri ve tarafların hak ve yükümlülükleri bulunmaktadır.

Sözleşmeden bir madde örneği vermek gerekirse: “FRANCHISE ALAN bu sözleşmeyle sahip olduğu hak ve yetkileri FRANCHISE VEREN’in yazılı izni ve onayı olmaksızın, her ne nam altında ya da her ne sebeple olursa olsun, bedelli veya bedelsiz olarak, kısmen ya da tamamen devredemez, kullandıramaz. Devir ancak FRANCHISE VEREN’in yazılı izni ile yapılabilir.”

Kentsel Dönüşüm Kanunu 2023 Kasım düzenlemesi ile riskli yapı tespiti, Kentsel Dönüşüm Başkanlığınca talep edilmesi halinde mülki idare amiri tarafından verilecek yazılı izne istinaden yeterli kolluk kuvveti marifetiyle resen yapılabilecek.

Buna göre, riskli yapı tespiti Kentsel Dönüşüm Başkanlığı veya idarece resen yapılabilecek. Uygulamada bazı maliklerce veya kiracılarca riskli yapı tespiti yapılmasının engellendiği ve kendi bağımsız birimlerinden tespit için numune alınmasına müsaade edilmediği görüldüğünden, riskli yapı tespitinin, gerekmesi halinde mülki idare amiri tarafından verilecek yazılı izne istinaden yeterli kolluk kuvveti marifetiyle kapalı kapılar veya alanların açtırılması suretiyle yapılabilmesine imkân sağlanacak.

Kentsel dönüşümün yavaş ilerlemesinin önemli etkenlerinden biri de arsa payı oranlarını üçte iki çoğunluk kararıyla alınmasıydı. Kentsel Dönüşüm Kanunu gereği az bir yüzdeyle bu kararlar alınamıyordu. Yeni yasal düzenlemeyle inşaat ruhsatı alma dahil salt çoğunluk kararı ile yani yüzde elli artı bir kararı alındığı andan itibaren süreç başlayacak. İnşaat ruhsatını da ilgili belediye artık verme durumuyla karşı karşıya kalacak. Bu da sürecin hızlı ilerlemesinin etkenlerinden biri olacak.     

Yeni Kentsel Dönüşüm Kanunu ile süreçlerde yapı ruhsatı alınması da dahil olmak üzere tüm iş ve işlemler, hisseleri oranında maliklerin salt çoğunluğu ile aldığı karara istinaden yapılabilecek.

Salt çoğunluk ile karar alan malikler tarafından, alınan karar ile anlaşma şartlarını ihtiva eden teklifin salt çoğunlukla alınan karara katılmayan maliklere, noter vasıtasıyla veya ilgili muhtarlıkta 15 gün süre ile ilan edilmek suretiyle bildirilecek. Satış işleminin satış bedelinin eksik hesaplandığı gerekçesi ile iptal edilmesi durumunda, satış bedeli ile yargı kararında belirtilen şekilde hesaplanacak bedel arasındaki fark, hisseyi satın alan malik tarafından hissesi satılan eski malike ödenecek.

Karara katılmayanları nasıl bir süreç bekliyor?

Karara katılmayanlara 15 gün süre verilir. 15 günün içinde karara katılmaları veya sözleşmeyi imzalamaları istenir. Yeni Kentsel Dönüşüm Kanunu ile 15 günün sonunda katılmadıkları takdirde de satış heyeti tarafından belirlenen rakam üzerinden satışa gider. Eğer satış gerçekleşir ve kararı imzalamayan taraf bu satış rakamına itiraz ederse mahkemeye gidilir. Mahkemenin belirleyeceği bedel satıştan daha yüksek olduğu takdirde de aradaki fark, hisseyi alan kişi tarafından eski mülkiyet sahibine ödenir.

Kira borcunun ödenmesi talepli takip sadece para alacakları için öngörülmüştür. Alacaklı elinde hiçbir belge olmasa dahi bu yola başvurabilir. Takip, alacaklının icra dairesine verdiği takip talebi ile başlar. İcra memuru takip talebine uygun örnek 7 ödeme emrini borçluya göndermek zorundadır. Bu takibe karşı tüm itiraz ve şikâyetler ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra dairesine yapılmalıdır. İcra mahkemesine yapılan itiraz ve şikâyetler fuzuli olup bir inceleme yapılmadan reddedilmelidir.

Borçlu ödeme emrinin tebliğinden itibaren icra dairesinde maddi hukuka dayalı olan borcunun doğmadığı, sona erdiği, zamanaşımına uğradığı, vadesinin gelmediği, şarta bağlı olduğu veya takip konusu senet altındaki imzanın şahsına ait olmadığı, borcun ödeme emrinde yazılı olan kadar olmadığı gibi sebeplerle itiraz edebilir. Borçlu takip hukukuna dayalı yetki, derdestlik, aciz vesikası verilen borçlunun yeni mal iktisap etmediği itirazlarını ileri sürebilir. İleri sürülüş bakımından borçlu itirazında sebep bildirmesi gerekmez. Ancak bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlıdır. Sonradan bunları değiştirip genişletemez (İİK’nın 63. maddesi). Detaylar için bir avukattan randevu alabilirsiniz.

Kiracı tarafından kira bedeli zamanında ödenmediğinde mülk sahibi olan kiralayan, alacağa kavuşmak ve kiracıyı tahliye etmek için başvurabileceği birçok yol vardır. Alacak için icra takibi başlatabilir, alacak davası açabilir. Kiracının tahliyesi için ise iki haklı ihtar çekip Sulh Hukuk Mahkemesi’nde genel hükümler doğrultusunda tahliye davası açabilir. Ancak kira alacağı ve tahliyenin birbirinden bağımsız yürümesi hem süreci uzatacak hem de maliyeti artıracaktır. Bu sebeple İcra ve İflas Kanunu’nda hem kira alacağı hem de tahliye talebinin aynı anda istenilmesine cevaz veren Adi Kiraya ve Hasılat Kiralarına İlişkin icra takibi diğer adıyla Örnek-13 Tahliye İhtarlı Ödeme Emri yolu düzenlenmiştir. İtirazın kaldırılması ve tahliye davası öncesi bu şekilde icra takibi yapılmalıdır.

Ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmesi halinde borçlu/kiracı ödeme süresi içerisinde borcunu ödeyebilir, takibe itiraz edebilir veya her ikisini de yapmayabilir. Ödeme yapması durumunda alacaklının tahliye ve haciz yapma ihtimali yoktur. Ancak bu takip alacaklı açısından haklı ihtarat yerine geçer ve iki haklı ihtar nedeniyle tahliye davasının ihtarlarından birisi olacaktır.

İşe iade davası fesih bildiriminin işçiye tebliğ edildiği tarihten itibaren 1 ay içerisinde açılmalıdır. Fesih bildirimi yazılı olmalı ve soyut gerekçeler, genel ifadeler bulunmaksızın hangi nedenlerle iş akdinin feshedildiği açık bir şekilde belirtilmelidir. Bildirimde bu şekil şartlarına uyulmaması dahi feshi geçersiz kılabilir ve işçinin işe iadesine karar verilebilir. Yine fesih, işçinin davranışı veya performansı gibi nedenlere dayandırılıyorsa da daha öncesinden işçinin savunmasının alınması gerekmekte olup aksi durum feshi geçersiz kılmaktadır.

İşe iade talebi için güncel mevzuat gereği dava öncesi arabulucu başvurusu süresi, fesih bildirimini takip eden 1 aydır. 1 aylık süre içinde işe iade talebi ile arabulucuya başvurulmadığı takdirde işe iade talebi ile hak aramak mümkün olmayacaktır. Arabuluculuk sürecinin tamamlanmasından sonra işe iade davasının, tutanak düzenlemesini takip eden 2 hafta içinde açılması gerekir.

Mahkemece işe iade kararı verildikten sonra işçinin işe tekrar başlamak için işverene 10 gün içinde başvurması gerekir. Söz konusu süre içinde işverene başvuru yapılmadığı takdirde, işverence yapılan fesih geçerli olur ve işçi, işe iade davası ile elde ettiği haklarını kaybeder. İşe iade talebi ile işverene başvurulduktan sonra işverenin işçiye işe alması da 1 ay içinde gerçekleşmelidir.

İşverenin, işçiyi işe başlatıp başlatmaması konusunda seçimlik bir hakkı bulunmakta olup gerekli tazminatların tamamını ödeyerek işçi işe başlatmayabilir.

İşverenin işe başlatması durumunda: İşçiye boşta geçen süreye yönelik en fazla 4 aylık ücret tutarında tazminatı ve diğer hakları ödemek zorundadır. Diğer haklar, ikramiye, gıda yardımı, yol yardımı gibi en fazla  4 aylık süreyi kapsayan parasal haklardır.

İşverenin işe başlatmaması durumunda: İşçiye, boşta geçen süreye yönelik en fazla 4 aylık ücret tutarındaki tazminatı, diğer hakları ve en az 4 en çok 8 aylık ücret tutarında iş güvencesi tazminatını ödemek zorundadır.

İşe iade davalarıyla ilgili gerek dava takibi gerekse dava sonrası ihtarname ve yasal süreçlerde uygulamada sıklıkla rastlanan hak ve alacak kaybı yaşamamanız için sürecin başından itibaren mutlaka hukuki destek almanızı tavsiye ederiz. Kadıköy iş hukuku avukatı MG Hukuk bürosuna veya İstanbul Barosundan diğer meslektaşlarımıza başvurabilirsiniz. Vicdanen haklı ve doğru olmak bir davada sizi kurtarmayacaktır, önemli olan bu durumu yasal şartlarda ispatlamak, savunmak ve doğru yasal adımları atmaktır.

Kişilik hakları ihlal edildiğini düşünen kişiler bu hususla ilgili cezai yaptırımlar için savcılığa başvurması mümkün iken idari yönden de Kişisel Verilerin Korunması Kurulu’na başvuruda bulunması mümkündür. Bu başvuruda birtakım usul şartları belirlenmiştir. Şikayet başvurusunda bulunması gerekli hususlar ve süreler ile ilgili düzenlemeler yapılmıştır.

İlgili kişinin Kurula başvuruda bulunmadan önce, öncelikle veri sorumlusuna başvuru yapması gerekmektedir. Eğer veri sorumlusu, ilgili kişinin başvurusunu 30 gün içerisinde cevaplandırmazsa veya başvuruyu reddederse yahut yetersiz cevap verirse, ilgili kişi Kişisel Verilerin Korunması madde 14 uyarınca, Kurula şikâyette bulunabilir. İlgili kişi bu şikayeti, veri sorumlusunun cevabını öğrendiği tarihten itibaren otuz ve her hâlde başvuru tarihinden itibaren altmış gün içinde yapmalıdır.

Kiracı, kiraya verenin yazılı muvafakatini almadıkça kiralama ilişkisini başka bir kişiye devredemez. İşyeri kiralarında haklı bir sebep olmadıkça kiraya veren bu muvafakati vermekten kaçınamaz. Kira ilişkisi kendisine devredilen kişi, kiraya verenin yazılı muvafakati ile kira sözleşmesinde kiracının yerine geçer ve devreden kiracı, kiraya verene olan borçlarından kurtulur. İşyeri kiralarında, devralan, kira sözleşmesinin bitimine kadar ve en fazla iki yıl süreyle devralanla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.

Alt kiralama ve kira ilişkisinin devri farklı tanımlara, anlamlara ve sonuçlara tabidir. Alt kiracılıkta asıl kiracının kiracılığı devam ederken, kiracının kiracıya karşı kiracının unvanı, kira bedeli gibi sorumlulukları ortadan kalkar.