Yükleniyor
Makale İçeriği Neleri İçerir?
Bu makalede, oturma hakkının ne olduğu, nasıl tesis edildiği, mevzuattaki yeri, şartları ve hakkın nasıl sona ereceği gibi konular anlatılmaya çalışılacaktır. Oturma hakkı (Sükna Hakkı), gayrimenkuller üzerinde konut olarak yararlanma yetkisini içeren önemli bir hukuki kavramdır. Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen bu hak, bir binadan veya bir bölümden konut olarak yararlanma imkanı sağlar. Oturma hakkı, genellikle ev sahibi ile oturan kişi arasında yapılan sözleşmelerle veya yasal düzenlemelerle tesis edilir. Bu hak, sahibine belirli bir süre boyunca veya süresiz olarak belirli koşullarda konutunu kullanma yetkisi verir. Ancak, hak sahibi mülkiyet hakkına sahip değildir ve gayrimenkulü satma veya devretme yetkisine sahip değildir. Oturma hakkı, belirli durumlarda sona erebilir ve bu durumlar genellikle kanunda belirtilmiştir.
Oturma hakkı, gayrimenkul hukuku alanında önemli bir konudur ve bu hakla ilgili hukuki süreçlerde bir avukatın yardımı büyük önem taşır. Bir avukat, sükna hakkının tesis edilmesi, korunması veya sona erdirilmesi gibi süreçlerde danışmanlık sağlayabilir ve hukuki adımları atmanıza rehberlik edebilir. Kadıköy Avukatlık Ofisi MG Hukuk olarak bizler de müvekkillerimize Oturma Hakkına ilişkin hukuki danışmanlık ve etkin avukatlık hizmeti vermekteyiz.
İrtifak hakları, Türk Medeni Kanunu’nda öngörülen sınırlı ayni haklar arasında oldukça önemli bir yer işgal etmektedir. Bu haklar, bir taşınmaz üzerindeki kullanma ve yararlanma yetkilerini düzenler ve belirli durumlarda bireylere tanınan haklar arasındadır.
İntifa, bir taşınmaz malın sahibinin kullanma ve yararlanma yetkilerinden bir veya birkaçını belirli bir şahsa tanıyan sınırlı ayni haklardan biridir. Hak sahibine, taşınmazdan tam bir yararlanma yetkisi veren tek hak intifadır. İntifa hakkına ilişkin daha detaylı bilgi almak için ilgili makalemizi okuyabilirsiniz. Diğer irtifak hakları ise eşya üzerindeki kullanma yetkisini belirli bir şekilde sınırlayan haklardır.
Şahsa bağlı irtifak hakları, belirli bir şahsa özgü olarak kurulan haklardır ve genellikle söz konusu şahsın ölümü, hak düşüşü veya hak sahibinin talebi gibi durumlarla sınırlanabilirler. Tapuda irtifak hakkı, taşınmaz mal üzerindeki hakların resmi olarak kaydedildiği tapu kayıtları aracılığıyla belirlenir ve hak sahibine taşınmaz üzerinde belirli kullanım yetkilerini gösteren resmi bir belge sağlar.
Diğer irtifak hakları ise malikin talebiyle kurulan özel hakları ifade eder. Bu haklar, taraflar arasındaki anlaşmaya dayalı olarak farklı içeriklere sahip olabilirler. Taşınmaz lehine irtifak hakkı örnekleri arasında bir kişiye belirli bir taşınmaz üzerinde konut inşa etme hakkı tanıyan irtifak hakları ve bir arazi üzerinde su kuyusu kazma ve su kullanma hakkı gibi örnekler bulunabilir.
Bu sınırlı ayni haklar, taşınmaz malikleri arasında yapılan sözleşmelere dayalı olarak kurulabilir ve hak sahiplerine belirli yetkiler tanıyarak mülkiyet hakkını sınırlar. İrtifak hakları hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için İstanbul Barosu avukatlarına veya direkt olarak İstanbul Hukuk ofisi MG Hukuk’a ulaşabilirsiniz.
Oturma hakkı, bir diğer ismiyle Sükna Hakkı, bir gayrimenkul üzerinde belirli bir süre veya süresiz olarak konut olarak yararlanma yetkisini içeren bir sınırlı ayni hak türüdür. Bu hak, Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiştir. Sükna hakkı, bir binadan veya bir bölümden konut olarak yararlanma yetkisini ifade eder. Sahibi olan kişi, bu hakka dayanarak belirli bir süre boyunca veya ömür boyu, ilgili gayrimenkulü kullanma hakkına sahip olur.
Oturma hakkı, genellikle ev sahibi ile oturan kişi arasında yapılan sözleşmelerle veya yasal düzenlemelerle tesis edilir. Bu hak, gayrimenkulün tapu kütüğüne tescil edilerek resmi olarak kurulur. Sükna hakkı, sahibine belirli koşullarda konutunu kullanma yetkisi sağlar ancak mülkiyet hakkı vermez. Yani sükna hakkı sahibi, gayrimenkulü satma veya başka bir şekilde devretme yetkisine sahip değildir. Oturma hakkı, belirli durumlarda sona erebilir. Örneğin, hak sahibinin vefatı, belirlenen sürenin dolması, gayrimenkulün yıkılması veya kamulaştırılması gibi durumlarda sükna hakkı sona erer.
Sonuç olarak, oturma hakkı bir gayrimenkul üzerinde konut olarak yararlanma yetkisini ifade eden ve belirli koşullarda tesis edilen bir sınırlı ayni hak türüdür. Bir avukat, sükna hakkının tesis edilmesi, korunması veya sona erdirilmesi gibi süreçlerde danışmanlık sağlayabilir ve hukuki adımları atmanıza rehberlik edebilir. Bu sebeple sürecin en başından itibaren bir avukatın desteği elzem olacaktır. Oturma hakkına ilişkin dosyalarınız için MG Hukuk’a ulaşabilirsiniz.
Oturma hakkı, mevzuatımızda Türk Medeni Kanunu’nda (TMK) düzenlenen ve gayrimenkul hukuku alanında önemli bir yere sahip olan bir kavramdır. Bu hakkın kanuni düzenlemesi, TMK’nın 823 ile 825. Maddeleri arasında yer almaktadır:
TMK MADDE 823
“Oturma hakkı, bir binadan veya onun bir bölümünden konut olarak yararlanma yetkisi verir.
Oturma hakkı, başkasına devredilemez ve mirasçılara geçmez.
Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, intifa hakkına ilişkin hükümler oturma hakkına da uygulanır.”
MADDE 823’e göre, oturma hakkı, bir binadan veya bir bölümünden konut olarak yararlanma yetkisini ifade eder. Bu hak, kişiye belirli bir binanın veya bölümün konut olarak kullanımı için yetki sağlar. Önemli bir nokta olarak, oturma hakkı başkasına devredilemez ve mirasçılara geçmez. Yani, bu hak sahibi tarafından başka bir kişiye devredilemez veya vefatından sonra miras yoluyla başkalarına geçmez. Kanunda özel bir hüküm bulunmadıkça, intifa hakkına ilişkin hükümler sükna hakkına da uygulanır. İntifa hakkıyla ilgili düzenlemeler, sükna hakkı için de geçerli olabilir.
TMK MADDE 824
“Oturma hakkının kapsamı, genel olarak hak sahibinin kişisel ihtiyaçlarına göre belirlenir.
Oturma hakkı sahibi, hakkın şahsına özgülendiği açıkça belirtilmedikçe, bina veya onun bir bölümünde ailesi ve ev halkı ile birlikte oturabilir.
Binanın bir bölümü üzerinde oturma hakkına sahip olan kimse, ortaklaşa kullanmaya özgülenen yerlerden de yararlanabilir.”
MADDE 824’e göre, oturma hakkının kapsamı genellikle hak sahibinin kişisel ihtiyaçlarına göre belirlenir. Bu, hak sahibinin hangi alanı nasıl kullanacağına ilişkin esneklik sağlar. Oturma hakkı sahibi, hakkın belirli bir kişiye özgülenmediği sürece, bina veya bölümünde ailesi ve ev halkı ile birlikte oturma hakkına sahiptir. Ayrıca, bir bölümü üzerinde oturma hakkına sahip olan kişi, ortak kullanıma ayrılan yerlerden de yararlanabilir. Bu, oturma hakkı sahibine geniş bir kullanım alanı sağlar ve bina veya bölümünü rahatça kullanabilmesine olanak tanır.
TMK MADDE 825
“Oturma hakkı, binanın veya bir bölümünün tamamından yararlanma yetkisi veriyorsa; bina veya bölümün muhafazası ve olağan bakımı için gerekli onarım ve yenileme giderleri, oturma hakkı sahibine aittir.
Oturma hakkı sahibi bina veya onun bir bölümünü malik ile birlikte kullanıyorsa, bakım ve onarım giderleri malike ait olur.”
MADDE 825’e göre, oturma hakkı tamamen bir binadan veya bir bölümünden yararlanma yetkisi veriyorsa, bu durumda bina veya bölümün muhafazası ve olağan bakımı için gerekli olan onarım ve yenileme giderleri, oturma hakkı sahibine aittir. Ancak, eğer oturma hakkı sahibi bina veya bölümü malik ile birlikte kullanıyorsa, bakım ve onarım giderleri malike ait olur. Bu düzenleme, hak sahibinin ve malikin sorumluluklarını netleştirir ve gerektiğinde bakım ve onarım giderlerinin nasıl karşılanacağını belirler.
TMK’daki bu düzenleme, sükna hakkının hak sahipleri ve üçüncü kişiler arasındaki ilişkilerin belirlenmesinde önemli bir kaynak oluşturur. Kanunda belirtilen kurallara uygun olarak hareket etmek, hak sahiplerinin haklarını koruması ve yasal süreçleri doğru bir şekilde yönetmesi için önemlidir. Bu düzenleme, sükna hakkının hukuki niteliğini, kurulma ve sona erme koşullarını netleştirerek, uygulamada sağlam bir temel oluşturur. Mevzuata hâkim bir gayrimenkul avukatının desteği sükna hakkının hukuki sürecinde etkili olacaktır. Oturma Hakkına ilişkin hukuki destek için İstanbul avukatlık bürosu MG Hukuk avukatlarına ulaşabilirsiniz.
Sükna hakkı, çeşitli yollarla kurulabilen bir hak türüdür. Oturma hakkının kurulması için kullanılan yöntemler genellikle şöyledir:
Bu yöntemlerin her biri, oturma hakkının farklı koşullar altında ve farklı taraflar arasında kurulmasına olanak tanır. Hangi yöntemin tercih edileceği, tarafların durumuna, ihtiyaçlarına ve tercihlerine bağlı olarak değişebilir. Hakkın tesis edilmesi sırasında, sözleşme şartlarının adil ve açık bir şekilde belirlenmesi ve tapu işlemlerinin doğru bir şekilde yapılması önemlidir. Kadıköy Avukatlık Ofisi MG Hukuk olarak müvekkillerimizin oturma hakkının kurulmasına ilişkin süreçlerde onlara hukuki danışmanlık vermekteyiz.
Oturma hakkı, genellikle bir binadan veya binanın bir bölümünden yararlanma yetkisi olarak tanımlanır. Bu hak, belirli koşullar altında taşınmaz mallar üzerine kurulabilir. Sükna hakkının kurulabileceği taşınmazlar şöyle açıklanabilir:
Konutlar: Oturma hakkı en sık konutlar üzerine kurulur. Bir kişi, belirli bir ev veya dairenin tamamından veya bir bölümünden konut olarak yararlanma hakkına sahip olabilir. Bu, genellikle kişisel ihtiyaçlarına, yaşam tarzına ve tercihlerine göre belirlenir.
Apartmanlar ve Siteler: Apartmanlar ve sitelerdeki daireler veya katlar üzerine sükna hakkı kurulabilir. Bu durumda, sükna hakkı sahibi belirli bir dairenin veya katın kullanımı için yetkilendirilir.
Bağımsız Binaların Bölümleri: Bağımsız binaların bir bölümü üzerinde de oturma hakkı kurulabilir. Örneğin, bir işyeri binasının üst katı konut olarak kullanılmak üzere bir kişiye sükna hakkı verilebilir.
Yazlık Evler ve Villalar: Yazlık evler, villa tipi konutlar veya diğer ikamet amaçlı taşınmazlar üzerine de sükna hakkı kurulabilir. Bu tür taşınmazlar genellikle tatil veya dinlenme amaçlı kullanıldığından, oturma hakkı sahibi belirli dönemlerde veya belirli şartlar altında bu taşınmazlardan yararlanma hakkına sahip olabilir.
Özel Mülkiyetler: Özel mülkiyet altındaki herhangi bir konut veya daire üzerine sükna hakkı kurulabilir. Bu, bir kişinin kendi mal varlığına sahip olduğu konutları da içerir.
Hisseleme Durumları: Birden fazla kişiye ait olan taşınmaz malların hisseleme durumlarında, her bir hissedarın payına düşen bölüm üzerine oturma hakkı kurulabilir. Bu durumda, her hissedar kendi payına düşen bölümü sükna hakkıyla kullanabilir.
Oturma hakkının kurulabileceği taşınmazlar genellikle kişisel konut veya yaşam alanlarına odaklanır. Ancak, belirli koşullar altında farklı tiplerde taşınmazlar üzerine de sükna hakkı kurulabilir. Bu, sükna hakkının esnek bir hak türü olduğunu ve çeşitli yaşam ve konut ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılabileceğini gösterir. Bu konuda daha detaylı bilgi almak için MG Hukuk avukatlarıyla irtibata geçebilirsiniz.
Sükna hakkının kapsamı genel olarak hak sahibinin kişisel ihtiyaçlarına göre belirlenir. Yani, hak sahibine hangi alanlarda ve ne şekilde konut olarak yararlanma yetkisi verileceği, kişisel ihtiyaçları göz önünde bulundurularak belirlenir.
Oturma hakkı sahibi, hakkın şahsına özgülendiği açıkça belirtilmedikçe, binanın veya bir bölümünün tamamında ailesi ve ev halkıyla birlikte oturabilir. Bu durum, hak sahibinin sükna hakkını kullanma alanını genişletir ve aile bireylerine de yararlanma imkânı sağlar. Binanın bir bölümü üzerinde sükna hakkına sahip olan kişi, ortak kullanıma özgülenen yerlerden de yararlanabilir. Yani, oturma hakkı sahibi sadece kendi bölümünde değil, bina veya sitenin ortak alanlarında da kullanım hakkına sahip olabilir.
Oturma hakkının kapsamı, genellikle sözleşme veya mahkeme kararıyla belirlenir. Bu belgelerde sükna hakkının hangi alanları kapsadığı, hangi koşullarda kullanılabileceği ve hangi hakların sağlandığı detaylı olarak açıklanır. Bu sayede hak sahibi ve taşınmaz malikleri arasında olası uyuşmazlıkların önüne geçilerek, hak sahibinin hakkını etkin bir şekilde kullanması sağlanır. Sükna hakkının kapsamı konusunda yaşanan uyuşmazlıklarda sürecin en başından itibaren bir gayrimenkul avukatının desteği önemli olacaktır. MG Hukuk Bürosu’na sükna ve intifa hakkı dosyalarınız için ulaşabilirsiniz.
Oturma hakkı sahibinin hem hakları hem de yükümlülükleri bulunmaktadır. Bu haklar ve yükümlülükler Türk Medeni Kanunu’nda belirtilmiştir:
Hakları:
Yükümlülükleri:
Oturma hakkı sahibinin bu haklarını ve yükümlülüklerini yerine getirmesi, taşınmaz malikleri ile arasında uyumlu bir ilişkinin sürdürülmesini sağlar. Bu sayede hak sahibi hakkını korurken, taşınmazın da bakımı ve korunması sağlanmış olur. Hak ve yükümlülükler noktasında yaşanan uyuşmazlıklarda deneyimli bir avukat etkili olacaktır. MG Hukuk olarak bizler de müvekkillerimizin oturma hakkı dosyalarına ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermekteyiz.
Oturma hakkı, başka bir kişiye devredilemez veya başka birinden devralınamaz. Bu hak, yalnızca hak sahibi tarafından kullanılmalıdır. Aynı şekilde, sükna hakkı kendisi gibi başka kişilere devredilemez. Örneğin, sükna hakkı sahibi, hak konusu olan konutu üçüncü şahıslara kiralayamaz; konutu bizzat kendisi kullanmalıdır. Sükna hakkı kişiye özgü bir hak olarak kabul edilir. Diğer bir sınırlı ayni hak olan intifa hakkının kullanımı devredilebilirken, sükna hakkının kullanımı hiçbir koşulda devredilemez. Oturma hakkının devredilmesi gerekiyorsa, hak başlangıçtan itibaren intifa hakkı şeklinde tesis edilmelidir.
TMK Madde 823/2: “Oturma hakkı, başkasına devredilemez ve mirasçılara geçmez.”
Oturma hakkı miras yoluyla elde edilemez. Mirasbırakanın miras sözleşmesi veya vasiyetname aracılığıyla hakkını bir başkasına bırakması mümkün değildir ve oturma hakkı yasal mirasçılara geçmez. Her ne kadar var olan bir sükna hakkı mirasçılara geçmese de miras sözleşmesi veya vasiyetname aracılığıyla sükna hakkı kurulabilecektir.
Sükna hakkının süresi, genellikle önceden belirlenmiş bir süreyle sınırlı değildir. Yani, sükna hakkı sahibinin bu hakkı kullanma süresi belirli bir zaman dilimine bağlı değildir. Ancak sükna hakkının sona erme durumları belirli şartlara tabidir. Sükna hakkı kurulurken belirlenen bir süre varsa, bu sürenin sona ermesiyle sükna hakkı sona erer. Ancak genellikle sükna hakkı süresiz olarak kurulur.
Sükna hakkı sahibinin vefatı durumunda, sükna hakkı da sona erer. Bu durumda, oturma hakkı sahibinin mirasçıları sükna hakkından yararlanamazlar. Ayrıca, sükna hakkının kurulduğu taşınmazın kullanılamaz hale gelmesi durumunda, örneğin doğal afetler veya kamulaştırma gibi durumlarda, oturma hakkı da sona erer.
Oturma hakkının sona ermesi durumunda, hak sahibi artık ilgili taşınmazı kullanma hakkına sahip olmaz ve bu hakkı talep edemez. Bu durumlar dışında, sükna hakkı sahibi, hak sahibi olduğu sürece sükna hakkından faydalanmaya devam eder. Bu konuda daha detaylı bilgi sahibi olmak için İstanbul Barosu avukatlarına veya doğrudan İstanbul avukatı MG Hukuk Bürosu’na ulaşabilirsiniz.
Sükna hakkının sona ermesi çeşitli durumlarda gerçekleşebilir:
Bu durumlar dışında, hakkı devam eder ve hak sahibi, hak sahibi olduğu sürece sükna hakkından faydalanmaya devam eder. Sükna hakkının sona ermesi noktasında ortaya uyuşmazlıklar çıkabilecektir. Sürecin en başından itibaren tecrübeli bir gayrimenkul avukatının desteği elzem olacaktır. MG Hukuk avukatları sükna hakkına ilişkin hukuki hizmet vermektedir.
Sağ kalan eşe hak tanımlanması, Türk Medeni Kanunu’nun 240. ve 652. maddeleri çerçevesinde incelenmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 240. maddesi, ölen eşin aile konutunda yaşamını sürdürmeye devam edebilmesi için sağ kalan eşe çeşitli haklar tanımaktadır. Bu haklar, ölen eşin aile konutu ve ev eşyası üzerinde intifa veya sükna hakkı almasını öngörmektedir. Bunun için, sağ kalan eşin katılma alacağı talep etmesi gerekmekte ve bu alacak, konutun bedelini karşılamıyorsa ek bir bedel eklemesi gerekmektedir. Sağ kalan eş, aynı koşullar altında ev eşyası üzerinde mülkiyet hakkı da talep edebilir. Ancak bu hakların kullanılması, sağ kalan eşin kendi isteği ve iradesine bağlıdır.
Öte yandan, Türk Medeni Kanunu’nun 652. maddesi, ölen eşin miras bıraktığı ev eşyası veya aile konutunun miras terekesi içinde yer alması durumunda, sağ kalan eşin bu mallar üzerinde mülkiyet hakkı talep edebileceğini düzenlemektedir. Haklı sebepler varsa, intifa veya sükna hakkı da tanınabilir. Ancak bu hakların kullanılabilmesi için, öncelikle sağ kalan eşin miras hakkına mahsuben bu hakları istemesi gerekmektedir. Bu taleplerin ardında yatan amaç, sağ kalan eşin ölen eşiyle birlikte sürdürdüğü yaşam tarzını devam ettirebilmesini sağlamaktır.
İki madde arasındaki temel fark, 240. maddenin eşler arasındaki mal rejimine dayalı hakları düzenlerken, 652. maddenin ise miras hukukundan kaynaklanan hakları ele almasıdır. Bu çerçevede, sağ kalan eşin hangi hakkı kullanacağına karar vermesi gerekmekte ve bu tercih, ölen eşin mal rejimi ve miras hukuku durumuna bağlı olarak şekillenmektedir.
Sonuç olarak, her iki madde de sağ kalan eşin korunmasını ve ölen eşiyle birlikte sürdürdüğü yaşam tarzını devam ettirmesini amaçlamaktadır. Bu hakların kullanılması, sağ kalan eşin isteğine ve durumuna bağlı olarak değişebilmektedir. Bu konuya dair hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti almak için İstanbul hukuk bürosu MG Hukuk gayrimenkul ve aile hukuku avukatlarına ulaşabilirsiniz.
Kadıköy avukatı olarak en üst seviye içtihat makamı Yargıtay’ın sükna hakkına dair emsal kararlarını aşağıda paylaşıyoruz. Davanızda hak kaybı yaşamamak ve etkin savunma için tecrübeli avukatlardan destek alınmasını tavsiye ederiz.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/4160 E. , 2021/9457 K.
“Oturma hakkı, Türk Medeni Kanunu’nun 823-825. maddelerinde düzenlenmiştir. Oturma hakkı, bir binanın tamamında veya bir bölümünde, bir kişiye oturma hakkı veren, konut olarak ondan yararlanma hakkı veren bir irtifak hakkıdır. Oturma hakkı, sahibine sadece orayı, konut ihtiyacını gidermek için kullanma yetkisi verir ve sahibine, kişisel ihtiyacını karşılaması için bir binada oturabilme imkanı tanıdığı için bu hakkın kullanımının bir başkasına devrine imkan vermemektedir. Ayni bir haktır ve dolayısıyla herkese karşı ileri sürülebilmektedir.
Bu açıklamalara göre; yalnızca taşınmaz üzerinde, davacı … lehine evleninceye kadar geçerli olmak kaydıyla, oturma hakkı tesis edilmesine karar verilmesi gerekirken, davalı … adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı … adına tesciline de karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.”
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Esas: 2013/20764 Karar: 2015/4805
TMK’nun 240/1. maddesi hükmüne göre; sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetersiz ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir. Aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre de konut üzerinde mülkiyet hakkının tanınacağı düzenlenmiştir. Katılma alacağı 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı TMK’nın 231 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup mal rejiminin tasfiyesi sonucu sahip olunan bir alacak hakkıdır. Başka bir anlatımla, katılma alacağı 4721 sayılı TMK’nun yürürlükte olduğu dönemde edinilen mal varlıkları hakkında doğar.
743 sayılı TKM’nin yürürlükte olduğu dönemde eşlerin herbirinin sahip olduğu malvarlıkları üzerinde katılma alacağı söz konusu olmaz. Dava konusu ev, eşler arasında 743 sayılı TKM’nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığının geçerli olduğu 20.08.1987 tarihinde edinilmiş olup, davacı eş lehine katılma alacağı oluşmadığından davacının konut üzerinde mülkiyet hakkı talebinde bulunması mümkün değildir. Davacının tescil talebinin bu gerekçeyle reddine karar verilmesi gerekir iken yazılı gerekçeyle reddi doğru değil ise de ret kararı sonuç itibarıyla doğru görüldüğünden bu husus ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
Sükna hakkı davalarının süreçleriyle ilgili uygulamada sıklıkla rastlanan hatalardan dolayı kayıplar yaşamamanız için sürecin başından itibaren mutlaka hukuki destek almanızı tavsiye ederiz. Kadıköy avukatı MG Hukuk bürosuna başvurabilirsiniz. Vicdanen haklı ve doğru olmak bir davada sizi kurtarmayacaktır, önemli olan bu durumu yasal şartlarda ispatlamak, savunmak ve doğru yasal adımları atmaktır.
Sükna Hakkı Dosyanız İçin Avukatlarımıza Ulaşın
Yukarıda detaylarda belirttiğimiz üzere her dava dilekçesi, sözleşme ve hukuki sürece hazırlanırken mutlaka dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Bu hususlardan birinin eksik olması durumunda sonuç aleyhinize olabilecektir. Sükna hakkı ve diğer irtifak hakları gibi ayni haklara, gayrimenkul hukukuna dair süreçlerde müvekkillerimize hizmet vermekteyiz. Sükna hakkı konusunda uygulamada sıklıkla rastlanan hak ve alacak kaybı yaşamamanız için sürecin başından itibaren mutlaka hukuki destek almanızı tavsiye ederiz.
Kadıköy avukatı ve gayrimenkul hukuku alanında çalışmaları olan İstanbul avukatlık bürosu olan MG Hukuk bürosuna veya İstanbul Barosundan diğer meslektaşlarımıza başvurabilirsiniz. Vicdanen haklı ve doğru olmak bir davada sizi kurtarmayacaktır, önemli olan bu durumu yasal şartlarda ispatlamak, savunmak ve doğru yasal adımları atmaktır.
Sonuç olarak, gayrimenkul davalarında avukatın katkısı, hukuki karmaşıklığı aşma, müvekkilin haklarını etkili bir şekilde savunma ve olası hukuki riskleri en aza indirme konularında büyük bir öneme sahiptir. Kadıköy avukatlık ve marka ve patent vekili kadrosuna sahip MG Hukuk Bürosu olarak Oturma hakkı ve davası konusunda sizlere yardımcı olmak isteriz. Ayrıca İstanbul Barosu avukatlarına ulaşabilir veya Kadıköy gayrimenkul avukatı hizmeti için büromuzla irtibata geçebilirsiniz.
Gayrimenkul Hukuku Avukatlık Hizmeti Almak İçin Ne Yapılmalıdır?
Taşınmazlara (gayrimenkuller) ilişkin davalar, MG Hukuk Bürosunun çalışma alanlarından önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Yılların verdiği birikim ve her gün yenilenerek güncellenen hukuki bilgimiz ile müvekkillerimize hizmet vermekteyiz. Taşınmazların yüksek ekonomik değeri nazara alındığında taşınmaz davalarında konusunda tecrübeli gayrimenkul hukukçusunun, gayrimenkul davaları konusunda uzman avukatının rolünü daha da belirginleştirmektedir. Gayrimenkul, ihtiyaç veya yatırım için alan kişiler için önemli bir değerdir ve bu değerin korunması için doğru bir hukuki temsil ile danışmanlık gerekmektedir.
Gayrimenkul hukuku, sükna hakkı, intifa hakkı, tapu iptal ve tescil davaları, kat karşılığı inşaat sözleşmeleri, kentsel dönüşüm ile ilgili davalar, kamulaştırma davaları, aile konutu şerhi, imar uygulamaları, kentsel dönüşüm davaları, kentsel dönüşüm toplantılarında temsil, mirastan mal kaçırma ilgili davalar, izaley-i şüyu (ortaklığın giderilmesi) davaları gibi birçok davayı içinde barındırmaktadır. Kadıköy MG HUKUK BÜROSU olarak bu davalarda müvekkillerimizi temsil etmekteyiz.
Saygılarımızla,
Kadıköy Avukat Mete GENÇER
NOT:
Bu internet sitesindeki her türlü bilgi İstanbul Barosuna kayıtlı MG Hukuk Bürosu tarafından yalnızca bilgilendirme amacıyla, Türkiye Barolar Birliği tarafından belirtilen ilgili düzenlemeleri uyarınca hazırlanmıştır.
Hukuk Bülteni alanında avukat uzmanlığının kazanılması için avukatın Hukuk Bülteni alandaki davaları takip etmesi, Hukuk Bülteni seminerlerine katılarak, hukuksal olarak yargı içtihatları ve güncel Hukuk Bülteni ile ilgili yargıtay kararlarını takip etmesi gereklidir. Hukuk Bülteni alanındaki suç sayısı oldukça fazla olduğu için; Hukuk Bülteni Avukatı uzmanlık gerektiren bir alandır.
Kadıköy Hukuk Bülteni konusunda, Kadıköy Hukuk Bülteni Avukatları tarafından hazırladığmız tüm makalelere Hukuk Bülteni makalelerini aşağıda bulabilirsiniz.
Okumuş olduğunuz bu makale yazısı genel hatlarıyla ele alnır tarzda Hukuk Bülteni kategorisinde Kadıköy Hukuk Bülteni avukatı tarafından yazılmıştır. Makale içeriği ile ilgili size özel detaylı bilgi için büromuzla ya da avukat bir meslektaşımız ile görüşmenizi tavsiye ederiz. Bizlerle iletişime geçmek isterseniz; İletişim için tıklayınız.
Kadıköy Hukuk Bülteni avukatı tarafından bilgilendirilmek ya da konu ile alakalı sorularınız varsa AVUKAT SOR sayfamızdan bizelere sorunuzu iletebilirsiniz. Hukuk Bülteni de dahil tüm tüm makalere buradan ulaşabilirsiniz. Bu Makale Kadıköy Hukuk Bülteni Avukatı Mete GENÇER tarafından onaylandı!