M G H U K U K

Yükleniyor

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davası

Ana Sayfa Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davası

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davası

Miras bırakanların sağ iken yaptıkları işlemlerle mirasçılarından mal kaçırmaları durumunda mirastan mal kaçırma (muris muvazaası) davası gündeme gelmektedir. Uygulamada ve öğretide miras bırakanların, mirasçılardan (mirastan) mal kaçırması olarak bilinen muris muvazaası, sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Bu durum toplumsal eğilimler, gelenek ve görenekler, kişisel ilişkiler gibi birçok nedene dayanabilmektedir. Bu kavram, mirasçıların mağduriyetine yol açmakta, dolayısıyla bir takım hukuki sorunları da beraberinde getirmektedir.  Bu gibi durumlarda koşullar mevcut ise mirastan mal kaçırma (muris muvazaası) davası açılarak yapılan işlem iptal edilerek veya işlemin iptali mümkün değilse, miras hakkı elinden edilen mirasçının hakkını dava sonucu nakdi olarak almasıyla sonuçlanır.

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davası Nedir?

Muris muvazaası diğer adı ile mirastan mal kaçırma; murisin yani miras bırakanın, mirasçısını mirastan yoksun bırakma amacı ile yaptığı karşılıksız kazandırmaları, satış sözleşmesi veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi varmış gibi göstererek devretmesidir. Yapılan işlemdeki temel amaç saklı paylı mirasçıların miras paylarını almalarını engellemektir. Miras bırakan gerçekte bağışlamak istediği malını diğer mirasçılardan saklamak amacıyla satış karşılığında devretmiş gibi göstererek kendilerinden mal saklanan mirasçıların ileride dava açmalarını engellememek amacıyla hareket etmektedir. Miras hukukuyla alakalı olan mirastan mal kaçırma (muris muvazaası) davasında değerlendirilen unsurlara aşağıda yer verilmiştir.

Mirastan mal kaçırma (muris muvazaası) davasının unsurları,

  • Görünürdeki işlem,
  • Muvazaa sözleşmesi,
  • Mirasçıları aldatma amacı,
  • Gizli sözleşme.

Görünürdeki işlem: Muvazaa yani mirastan mal kaçırma iddiasında bulunabilmek için ilk şart görünürde bir işlem bulunmasıdır. Görünüşteki işlem miras bırakanın gerçek iradesiyle örtüşmeyen sadece mirasçılara hak mahrumiyeti yaşatmak adına yaptığı işlemdir. Örnek vermek gerekirse, satım sözleşmesi adı altına murisin oğluna yaptığı karşılıksız kazandırmada görünüşteki işlem satım sözleşmesidir ancak murisin gerçek iradesi bağışlama yönündedir. Bu tip durumlarda genellikle malvarlığını devredilirken bir bedel varmış gibi gösterilip, söz konusu mal varlığının tenkise tabi olmasının önüne geçilir. Nedeni ise mevzuatta Türk Medeni Kanunu’nun 565. maddesinde yer alan bir takım karşılıksız kazandırmaların geçersiz sayılacağı ve tenkise tabi sayılacağı hükmüdür.

Muvazaa Sözleşmesi: Muvazaa iddiasında bulunabilmek için ikinci şart ortada bir muvazaa sözleşmesi olmasıdır. Muvazaa sözleşmesinin anlamı, tarafların gerçek iradelerinin görünüşteki işlem gibi olmadığı, sırf 3. Kişileri aldatmak adına görünüşteki işlemi yapmalarıdır. Muvazaa sözleşmesinin yazılı olmasına gerek yoktur.

Mirasçıları Aldatma Amacı: Murisin muvazaasından bahsedebilmek için amacının en başında da belirtildiği üzere mirasçılardan mal kaçırma olması gerekmektedir. Ancak bu noktada şu hususa dikkat etmek gerekir ki; murisin muvazaalı işlemi yaptığı sırada hiç mirasçısı yoksa ya da mirasçılarından haberi yoksa bu noktada aldatmadan ya da muvazaadan bahsedilemez.

Gizli Sözleşme: Murisin muvazaasından bahsedebilmek için son olarak ise ortada bir de gizli işlem olması gerekmektedir. Görünüşteki işlemde kısmında bahsedildiği üzere tarafların gerçek iradesi gizli bir işlem olmalıdır. Taraflar devir sırasında sözde bir bedel göstererek hiç bedel ödemeden ya da gerçek bedelin çok altında bedel ödeyerek muris muvazaasını gerçekleştirirler. Türk Borçlar Kanunu gereği görünüşteki işlem tarafların gerçek iradesiyle örtüşmemesi sebebiyle geçersiz sayılacaktır ancak gizli işlem kanundaki şekil şartlarını sağladığı takdirde kural olarak geçerlidir.

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davasında İncelenen İşlemler

Mirastan mal kaçırmanın söz konusu olduğu durumlarda karşımıza iki işlem çıkmaktadır. Biri tarafların gerçekte yapmak istedikleri ancak belirli nedenlerle gizledikleri bağışlama işlemi; diğeri ise görünüşte yapılan satış ya da ölünceye kadar bakma sözleşmesidir. Bu işlemler mirastan mal kaçırma (muris muvazaası) davasında incelenen ve iptali istenen işlemlerdir.

Görünüşteki satış sözleşmesinin, tarafların gerçek iradelerini yansıtmaması nedeni ile muvazaalı olması halinde bu işleme dayanılarak yapılan tescil de yolsuz tescil olup muris muvazaası davalarında yolsuz tescilin iptali talep edilmektedir.

Mirastan mal kaçırma sebebiyle oluşan hak kaybının giderilebilmesi için tapu iptal ve tescil davasının açılması gerekmektedir. Miras bırakan (muris) muvazaasında mirasçılar, miras bırakanın üçüncü kişilerle anlaşarak haklarını zedeleyecek şekilde haksız bir işlem yaptığı gerekçesi ile bu işlemden zarar gören kişi olarak muvazaalı işlemin geçersizliğinin tespitini ve bu işleme dayanılarak yapılan yolsuz tescilin (oluşturulan tapu kaydının) iptalini isteyebilmektedirler.

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davasını Kimler Açabilir?

1.4.1974 tarih ve 1974/1-2 Esas ve Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı’na göre, bir kimsenin mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapu siciline kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olması halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnen tüm mirasçıları, görünürdeki satış sözleşmesinin muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşullarından yoksun bulunduğunu ileri sürerek mirastan mal kaçırma (muris muvazaası) davasını açabileceklerdir.

Yargıtay’ın 01.04.1974 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında;

“Bir kimsenin; mirasını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği, tapu sicilinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklanmış olduğunun gerçekleşmiş bulunması halinde, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların, görünürdeki satış sözleşmesinin BK’nun 18. Maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşullarından yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabilirler ve bu dava hakkının geçerli sözleşmeler için söz konusu olan Medeni Kanunun 507 ve 603. Maddelerinin sağladığı haklara etkili olmaz (İBK. 1.4.1974, 1/5).

denilmek suretiyle mirasçıların mirastan mal kaçırma (muris muvazaası) davası açarak resmi sözleşmenin geçersizliğinin tespiti ve tapu kaydının iptalini isteyebilmelerinin en doğal hukuki hakları ve hakkaniyetin gereği olduğu içtihat altına alınmıştır.

Görüldüğü üzere saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı zedelenen tüm mirasçılar, mirastan mal kaçırma (muris muvazaası) davasını açabilmektedirler. Dolayısıyla davayı açabilecek kişiler bakımından muvazaalı işlem tarihinde mevcut ve sonradan ortaya çıkabilecek mirasçılar arasında herhangi bir ayrım yapılmamaktadır. Hakkı zedelenen tüm mirasçılar, muris muvazaası nedeniyle miras payı oranında tapu iptal tescil davası açabilecekleri gibi taşınmazın terekeye döndürülmesini de isteyebilirler.

Tabi istisna olarak mirası reddeden, miras hakkından açıkça feragat eden veya kanunun öngördüğü şartların gerçekleşmesi nedeni ile mirasçılıktan çıkarılan kişiler, bu davayı açma hakkına sahip değildir. 

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davalarında İspat Kuralları

Muris muvazaası davalarında mirasçılar, miras bırakanın halefi olarak değil de kendi haklarına dayanarak dava açtıkları için iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilecektir.

Miras bırakanın gerçek iradesinin araştırılması noktasında tanık delili büyük önem arz etmekte olup ayrıca Yargıtay içtihatları ile şekillenen bir takım ölçütler bulunmaktadır. Satış bedeli ile taşınmazın gerçek değeri arasındaki fark, murisin ve miras bırakanın ekonomik durumu, aile ilişkileri, bölgenin gelenekleri, psikolojik nedenler, terekeden satış parasının çıkıp çıkmadığı bu ölçütlerden bazılarıdır. Mirastan mal kaçırma (muris muvazaası) davasında iddianın ispatı; tanık, bilirkişi, keşif ve her türlü yasal delille mümkündür.,

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davaları Zamanaşımına Tabi Midir?

Muvazaalı yani hileli işlem geçersiz olup hiçbir hüküm ve sonuç doğurmaz. Muvazaalı işlemler belirli bir sürenin geçmesi ile de geçerli hale gelmeyeceğinden muvazaa iddiası ile her zaman dava açılabilmesi mümkündür. Bu nedenle muris muvazaasına dayalı tapu iptal tescil davaları, zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir. MG Hukuk bürosu olarak mirastan mal kaçırma davası avukatlığı hizmeti vermekteyiz.

Görevli ve Yetkili Mahkeme

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre bu davalarda görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemesidir. Mirastan mal kaçırma (muris muvazaası) davalarında tapu iptal tescil talepleri taşınmazın aynına ilişkin olduğundan, yetkili mahkeme, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Birden fazla taşınmazın bulunması halinde bu gayrimenkullerden birinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabilir.

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davasının Sonuçları

Yapılan yargılama sonucunda miras bırakan tarafından yapılan satış işleminin mal kaçırma kastıyla olduğunun yani muris muvazaasının tespit edilmesi halinde, tapuda yapılan devir/satış işleminin iptaline karar verilecek ve bu karar geçmişe etkili olarak hüküm ve sonuç doğuracaktır. Dolayısıyla söz konusu satış işlemi hiç olmamış gibi yasal mirasçılar, miras konusu taşınmaz üzerinde hak sahibi olacaklardır. Eğer ki murisin işleminden sonra tapu dava dışı 3. Kişilere satılmış ise bu durumda hak talep eden mirasçı taşınmazın değer tespiti sonrasında payı oranında miras hakkından faydalanacaktır.

Saygılarımızla,
Kadıköy Avukat Mete GENÇER

NOT:
Bu internet sitesindeki her türlü bilgi İstanbul Barosuna kayıtlı MG Hukuk Bürosu tarafından yalnızca bilgilendirme amacıyla, Türkiye Barolar Birliği tarafından belirtilen ilgili düzenlemeleri uyarınca hazırlanmıştır.

Kadıköy Hukuk Bülteni Avukatı

Hukuk Bülteni alanında avukat uzmanlığının kazanılması için avukatın Hukuk Bülteni alandaki davaları takip etmesi, Hukuk Bülteni seminerlerine katılarak, hukuksal olarak yargı içtihatları ve güncel Hukuk Bülteni ile ilgili yargıtay kararlarını takip etmesi gereklidir. Hukuk Bülteni alanındaki suç sayısı oldukça fazla olduğu için; Hukuk Bülteni Avukatı uzmanlık gerektiren bir alandır.

Kadıköy Hukuk Bülteni konusunda, Kadıköy Hukuk Bülteni Avukatları tarafından hazırladığmız tüm makalelere Hukuk Bülteni makalelerini aşağıda bulabilirsiniz.

Okumuş olduğunuz bu makale yazısı genel hatlarıyla ele alnır tarzda Hukuk Bülteni kategorisinde Kadıköy Hukuk Bülteni avukatı tarafından yazılmıştır. Makale içeriği ile ilgili size özel detaylı bilgi için büromuzla ya da avukat bir meslektaşımız ile görüşmenizi tavsiye ederiz. Bizlerle iletişime geçmek isterseniz; İletişim için tıklayınız.

Kadıköy Hukuk Bülteni avukatı tarafından bilgilendirilmek ya da konu ile alakalı sorularınız varsa AVUKAT SOR sayfamızdan bizelere sorunuzu iletebilirsiniz. Hukuk Bülteni de dahil tüm tüm makalere buradan ulaşabilirsiniz.