M G H U K U K

Yükleniyor

Tasarrufun İptali Davası

Ana Sayfa Tasarrufun İptali Davası

Tasarrufun İptali Davası

Tasarrufun iptali davası İcra İflas Kanunu’nun  (İİK) 277 ila 284. Maddeleri arasında düzenlenen ve alacaklısından mal kaçıran borçluya karşı açılan davalardır. Bu konu ayrıca mevzuatımızda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun’un 24 ila 31. maddelerinde de düzenlenmiştir. Bu konu muris muvazaası davası ile karıştırılabilmekte olsa da tamamen birbirinden farklı davalar olup tasarrufun iptali davası öncesinde bir icra takibi yani alacaklı ve borçlu mevcuttur.

MG Hukuk İstanbul Kadıköy avukatı ekibi olarak detaylarını paylaştığımız tasarrufun iptali davası makalemiz aşağıdadır.

Tasarrufun İptali Davasının Amacı ve Etkileri

Tasarrufun iptali davasının amacı, borçluların henüz tasarruf yetkilerinin kısıtlanmamış olduğu dönemde, yani haciz veya iflas kararından önce, alacaklılarından mal kaçırmak amacı ile kötü niyetle yapmış oldukları hukuki işlemlerin davacı alacaklı bakımından hükümsüz sayılmasıdır. Bu dava ile borçlunun mal varlığından çıkardığı dava konusu mal üzerinde, alacaklının bu mal hâlâ borçluya aitmiş gibi cebri icra yolu ile alacağını elde etmesi, yani borçlunun elinden çıkardığı mal üzerinde alacaklının haciz ve satış isteyebilmesi hedeflenmiştir.

Diğer bir anlatımla tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.

Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir (Hukuk Rehberi, Sezai Türkan, Yargıtay 17 Hd. Tetkik Hakimi).

Tasarrufun İptali Davasının Koşulları

Tasarrufun iptali davasının açılabilmesi için aşağıdaki koşulların bulunması gerekir.

  • Tasarrufun iptali davası tamamen geçerli olan işlemler hakkında açılabilir. Maddi hukuk bakımından geçersiz olan işlemler hakkında iptal davasının açılmasına gerek yoktur. Çünkü bu gibi durumlarda tasarruf konusu mal ya da hak borçlunun malvarlığından çıkmamıştır.
  • Davacı alacaklı tarafından borçlu aleyhine yapılmış ve kesinleşmiş bir icra takibinin bulunması gerekir.
  • Kesinleşmiş icra takibi sırasında borçlunun borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmaması gerekir. Bu durumda davacı tarafından İİK’nın 105. maddesi uyarınca borçlunun haczi kabil malının bulunmadığına dair geçici aciz belgesi niteliğinde haciz tutanağı yada aynı yasanın 143. maddesi uyarınca icra müdürlüğü tarafından düzenlenmiş kesin aciz belgesinin ibraz edilmesi gerekir.
  • Aciz belgesi dava açılırken ibrazı zorunlu olmayıp yargılamanın her aşamasında ibraz edilebilir. Ancak 6183 sayılı Yasa’nın 24 ve devamı maddeleri uyarınca yapılan takip nedeniyle açılan tasarrufun iptali davasında aciz vesikası ibrazı zorunlu değildir. Zira anılan kanun maddelerinde aciz vesikasına ilişkin hüküm bulunmamaktadır.

Yukarıda açıklanan koşullar tasarrufun iptali davasının açılabilmesi için ön koşul olup mahkemece resen/kendiliğinden göz önüne alınması gerekir. Bu koşulların varlığı halinde mahkemece davanın esasına geçilebilir.

Tasarrufun İptali Davasında Dikkat Edilecek Hususlar

Tasarrufun iptali davasının esası ile ilgili olarak mahkemece aşağıda belirtilen hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir.

İİK’nın 282. ve 6183 sayılı Yasa’nın 25. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötüniyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. Buradaki üçüncü kişiden maksat, borçlu ile doğrudan işlem yapan değil, borçlu ile işlemde bulunan kişiden mal veya hakkı satın alan kişi olup uygulamada buna dördüncü kişi denilir.

Borçlu ile işlemde bulunmayan dördüncü kişiler hakkında dava açılıp açılmaması davacının isteğine bağlıdır ve bu kişiler yönünden iptal kararı verilebilmesi kötü niyetli olduklarının yani borçlunun alacaklılara zarar verme kastı ile hareket ettiğini bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduklarının kanıtlanmasına bağlıdır. İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın elden çıkarıldığı tarihteki gerçek değeridir.

Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK’nın 278, 279 ve 280. maddeleri ile buna paralel olarak 6183 sayılı yasada düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hâkimin takdirine bırakmıştır (İİK md.281).

Bu yasal nedenle de, davacı tarafından yasa maddelerinden her hangi birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre de iptal kararı verebilir (Yargıtay HGK 25.11.1987 tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı) Genellikle, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.

Tasarrufun iptali davaları şahsi hakka dayalı davalar olduğundan yetkili mahkemenin HMK’ nın 6. maddesi uyarınca davalıların ikametgâhı mahkemesidir. Satış konusu taşınmaz olsa bile sonuca etkili değildir. Başka bir anlatımla davada HMK’ nın 12. maddesinin uygulama olanağı yoktur. Davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunması nedeniyle davalılardan birisinin ikametgâhı mahkemesinde dava açılabilir.

Tasarrufun iptali davalarında kural olarak, tasarrufun iptal edilebilmesi için borcun doğum tarihinin iptali istenilen tasarruf tarihinden önce olması gerekir. Burada önem arz eden bir husus da şekli olarak borcun görünen doğum tarihi değil, borcun kaynağını oluşturan temel hukuki ilişkinin yapıldığı tarihin göz önünde bulundurulması gereğidir.

Tasarrufun iptali davasında hangi icra dosyasındaki alacağına yönelik olarak iptal talebinde bulunduğunu açıklamalıdır. Çünkü icra dosyası açıklanmayınca kararın icrası sırasında tereddütler yaşanmaktadır.

Tasarrufun İptali Davasında Süreler

Tasarrufun iptali davası açma süreleri; İİK madde 278’de yer alan ivazsız tasarrufların iptali için 2 yıl, İİK madde 279’da yer alan acizden dolayı tasarrufun iptali için 1 yıl, İİK madde 280’de yer alan zarar verme kastından dolayı olan tasarrufun iptali davaları için beş yıldır. Bu süre hak düşürücü süredir.

İİK’nın 278 ve 6183 sayılı Yasa’nın 28. maddesi uyarınca akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Bu durumda mahkemece borçlu tarafından satılan malın tasarruf tarihindeki gerçek değerinin belirlenerek bu bedel satış bedelinden bir kat fazla ise arada fahiş farkın olduğu kabul edilerek yapılan işlem iptal edilebilir.

Ayrıca aynı maddede sayılan akrabalık derecesi araştırılarak yasada gösterilen derecede yakın akrabalık var ise tasarruf yine iptale tabidir. Yasanın bu maddesi uyarınca yapılan tasarruflar bağışlama niteliğinde olup koşulların varlığı halinde hâkimin takdir hakkı bulunmamaktadır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus, tasarrufun haciz yada aciz belgesinin alınmasından veya iflas kararının verilmesinden geriye doğru 2 yıllık süre içerisinde yapılmış olması gerekir.

İİK’nın 279. maddesi uyarınca haciz veya acizden ya da iflasın açılmasından 1 yıl önce yapılan bazı tasarruflar da iptale tabidir. Borçlunun teminat göstermeyi evvelce taahhüt etmiş olduğu haller ayrık kalmak üzere, borçlu tarafından mevcut bir borcu güvence altına almak için yapılan rehinler, borçlunun para veya mutad ödeme vasıtalarından başka bir şekilde yaptığı ödemeler, vadesi gelmemiş bir borç için yapılmış ödemeler ile kişisel hakların kuvvetlendirilmesi için tapuya verilen şerhler de iptale tabidir.

İİK’nın 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde de tasarruf iptal edilebilir. Aynı yasanın 2. bendinde yazılı akrabaların ise borçlunun alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden oldukları kabul edilmiştir.

İİK’nın 280/son maddesinde işyerini devir alan şahsın borçlunun alacaklılarını zarara uğratma kastını bildiği ve borçlunun da zarar verme kastı ile hareket ettiği kabul olunacağından bu karinenin ancak iptal davasını açan alacaklıya devir tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla birlikte ticaret sicili gazetesi ile bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebileceği belirtilmiştir. Dolayısıyla davalıların yasada öngörülen bu karinenin aksini kanıtlamaları gerekir.

İİK’nın 284 ve 6183 sayılı Yasa’nın 26. maddelerine göre tasarrufun iptali davalarının tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık süre içinde açılması öngörülmüştür. Söz konusu süre hak düşürücü süre olup, mahkemece resen nazara alınması gerekir.

Tasarrufun iptali davalarında harç ve vekâlet ücreti tasarrufa konu malın tasarruf tarihindeki gerçek değeri ile alacak miktarından hangisi daha az ise o değer üzerinden hesaplanması gerekir.

Tasarrufun İptali Davasında Avukatın Rolü

Tasarrufun iptali davasında internetten örnek dilekçe veya hazır işlemlere göre hareket edilirse taraflar hak kaybına uğrayabilecektir. Her hukuki işiniz ve işleminizde olduğu gibi icra iflas hukukumuzla alakalı bu davalarda da alanında uzmanlaşmış avukatlardan destek almanız gerekmekte ve şiddetle tavsiye edilmektedir.

MG Hukuk Bürosu olarak tasarrufun iptali davasına dair tüm aşamalarda müvekkillerimiz temsil etmekteyiz. Destek almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Saygılarımızla,
Kadıköy Avukat Mete GENÇER

NOT:
Bu internet sitesindeki her türlü bilgi İstanbul Barosuna kayıtlı MG Hukuk Bürosu tarafından yalnızca bilgilendirme amacıyla, Türkiye Barolar Birliği tarafından belirtilen ilgili düzenlemeleri uyarınca hazırlanmıştır.

Kadıköy Hukuk Bülteni Avukatı

Hukuk Bülteni alanında avukat uzmanlığının kazanılması için avukatın Hukuk Bülteni alandaki davaları takip etmesi, Hukuk Bülteni seminerlerine katılarak, hukuksal olarak yargı içtihatları ve güncel Hukuk Bülteni ile ilgili yargıtay kararlarını takip etmesi gereklidir. Hukuk Bülteni alanındaki suç sayısı oldukça fazla olduğu için; Hukuk Bülteni Avukatı uzmanlık gerektiren bir alandır.

Kadıköy Hukuk Bülteni konusunda, Kadıköy Hukuk Bülteni Avukatları tarafından hazırladığmız tüm makalelere Hukuk Bülteni makalelerini aşağıda bulabilirsiniz.

Okumuş olduğunuz bu makale yazısı genel hatlarıyla ele alnır tarzda Hukuk Bülteni kategorisinde Kadıköy Hukuk Bülteni avukatı tarafından yazılmıştır. Makale içeriği ile ilgili size özel detaylı bilgi için büromuzla ya da avukat bir meslektaşımız ile görüşmenizi tavsiye ederiz. Bizlerle iletişime geçmek isterseniz; İletişim için tıklayınız.

Kadıköy Hukuk Bülteni avukatı tarafından bilgilendirilmek ya da konu ile alakalı sorularınız varsa AVUKAT SOR sayfamızdan bizelere sorunuzu iletebilirsiniz. Hukuk Bülteni de dahil tüm tüm makalere buradan ulaşabilirsiniz.