Yükleniyor
Makale İçeriği Neleri İçerir?
Türk hukuk sistemi suçla mücadelede adil bir denge kurmaya çalışmalarında soruşturma sürecinde “takipsizlik kararı” gibi önemli bir hukuki karar bulunmaktadır. Bu karar, suç şüphesi altındaki kişilerin ve adaletin bir araya geldiği kritik bir noktayı temsil eder. Bu yazıda, takipsizlik kararının hukuki sürecini ve bu kararın bireyler üzerindeki etkilerini inceleyerek, adalet sistemimizin işleyişini anlamaya çalışacağız. Takipsizlik kararı, yeterli delil bulunamadığı durumlarda alınan bir karar olup, suçlamaların bireyler üzerindeki etkilerini ve hukuki sonuçlarını sade bir dilde ele alarak, hukukun adaleti nasıl temsil ettiğini ve koruduğunu anlamamıza yardımcı olacaktır.
Takipsizlik kararının alınması ve takipsizlik kararına itiraz sürecinde, bir avukatın rolü hayati öneme sahiptir. Avukatlar, müvekkillerini temsil ederek adil bir savunma sunmanın yanı sıra, hukuki sürecin her aşamasında bilgi ve deneyimleriyle rehberlik sağlarlar. Kadıköy Avukatı MG Hukuk olarak müvekkillerimize takipsizlik kararı üzerine hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermekteyiz.
Takipsizlik kararı, kanundaki adıyla kovuşturmaya yer olmadığı kararı (kısaca KYOK), bir suç isnadıyla başlatılan hukuki sürecin belirli aşamalarından sonra, suç isnadının yeterli delile dayanmadığı veya başka hukuki sebeplerle devam ettirilemeyeceği kararıdır. Bu karar, genellikle savcılık tarafından verilir ve suç isnadıyla ilgili soruşturmanın veya kovuşturmanın sonlandırılmasını ifade eder.
Bir suç isnadıyla ilgili olarak takipsizlik kararı alınabilir çeşitli durumlar bulunmaktadır. Öncelikle, suç isnadının desteklenmesi için yeterli delil bulunmaması durumu söz konusu olabilir. Delil yetersizliği, suçun ciddiyetine ve delillerin gücüne bağlı olarak değerlendirilir. Suç isnadını destekleyecek güçlü ve inandırıcı deliller bulunmazsa, savcılık KYOK kararı verebilir. Ayrıca, belirli suçlar için yasal bir zaman aşımı süresi bulunmaktadır. Eğer suç isnadıyla ilgili dava açılmazsa, zaman aşımı durumu ortaya çıkabilir ve bu durumda da takipsizlik kararı verilebilir. Mağdurun şikayetinden vazgeçmesi veya şikayetini geri çekmesi, özellikle özel şikâyete tabi suçlarda takipsizlik kararının alınmasına neden olabilir. Bu durumda, suç isnadına ilişkin olarak mağdurun talebinin olmaması, kamu davası açılmasına engel teşkil edebilir.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170. maddesi, savcının kamu davası açma yetkisini düzenler. Eğer savcı, bu yetkisini kullanmazsa, takipsizlik kararı gerekecektir. Bu durumda savcılık, kamu davası açma yetkisini kullanmamış ve suç isnadıyla ilgili olarak takipsizlik kararı almış olabilir. Bazı suçlarda mağdur ve sanık arasında uzlaşma sağlanması, KYOK kararı alınmasına neden olabilir. Uzlaşma, özellikle hafif suçlarda veya maddi zararın tazmini durumlarında görülür. İki taraf arasında uzlaşma sağlandığında, suç isnadıyla ilgili olarak soruşturma sona erdirilebilir.
Sonuç olarak, takipsizlik kararı, suç isnadıyla ilgili hukuki sürecin belirli bir aşamasında, yeterli delil bulunmaması veya başka hukuki sebeplerle devam ettirilememesi durumunda verilen bir karardır. Bu karar, suçlu veya suçsuz olduğuna dair bir hüküm içermez, sadece o aşamadaki delil durumu ve hukuki şartlara uygunluğu değerlendirir.
Takipsizlik kararı, mevzuatımızda Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) tarafından düzenlenmiş olan bir hukuki kavramdır. CMK, Türkiye’deki ceza hukuku süreçlerini ve ceza davalarını düzenleyen bir kanundur. Takipsizlik kararı, CMK’nın belirli maddelerine dayanarak alınır ve hukuki sürecin belirli aşamalarında uygulama bulur.
CMK’nın ilgili maddeleri, takipsizlik kararının alınabileceği durumları ve süreçleri belirtir:
“CMK Madde 170:
(1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
(3) Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
a) Şüphelinin kimliği,
b) Müdafii,
c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d) Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
e) Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
g) Şikâyetin yapıldığı tarih,
h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
j) Suçun delilleri,k) Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri gösterilir.”
CMK Madde 170, savcının kamu davası açma yetkisini düzenler. Eğer savcı, kamu davası açma yetkisini kullanmazsa, bu durumda takipsizlik kararı gündeme gelecektir.
“CMK Madde 171: (1) Cezayı kaldıran şahsî sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların ya da şahsî cezasızlık sebebinin varlığı halinde, Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığı kararı verebilir.”
CMK Madde 171, soruşturmanın veya kovuşturmanın belirli aşamalarında takipsizlik kararının verilebileceği durumları açıklar. Yetersiz delil, zaman aşımı, mağdurun şikayetinden vazgeçmesi gibi durumlar bu madde kapsamında değerlendirilir.
“CMK Madde 172: (1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.
(2) Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.
(3) Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmesi veya bu karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi üzerine, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde talep edilmesi hâlinde yeniden soruşturma açılır.”
CMK Madde 172, direkt olarak kovuşturmaya yer olmadığı kararı (KYOK) durumunu düzenler. Uzlaşma, bazı durumlarda takipsizlik kararını gerektirebilir. CMK Madde 173, Cumhuriyet savcısının kararına itiraz durumunu düzenler. Bu kararlar da takipsizlik kararının bir türü olarak değerlendirilebilir. CMK Madde 174, iddianamenin iadesi kurumunu düzenler.
Bu maddeler, suç isnadıyla ilgili olarak takipsizlik kararının hangi durumlarda ve hangi şartlar altında alınabileceğini belirler. Her durum için ayrı ayrı değerlendirme yapılır ve hukuki süreç, suçun özelliğine ve delil durumuna göre şekillenir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, CMK’nın belirttiği usul ve esaslara uygun olarak verilir ve hukuki bir karar niteliği taşır. Sürecin en başından itibaren bir avukatın desteğini almak hak kaybına uğramamak bakımından en sağlıklısı olacaktır. Kadıköy Avukat Mete Gençer Hukuk Bürosu olarak müvekkillerimize takipsizlik kararına yönelik hukuki danışmanlık ve etkin avukatlık hizmeti vermekteyiz.
Takipsizlik kararı, bir suç isnadıyla ilgili olarak hukuki sürecin belirli aşamalarında alınan bir karardır. KYOK kararı genellikle savcılık tarafından verilir ve suç isnadının yeterli delil olmaması veya başka hukuki sebeplerle devam ettirilememesi durumunda ortaya çıkar. Suç isnadıyla ilgili olarak soruşturma genellikle cumhuriyet savcısı tarafından başlatılır. Savcı, suç isnadıyla ilgili olarak delilleri toplar, ifadeleri inceler ve hukuki değerlendirmelerde bulunur. Takipsizlik kararı genellikle delil yetersizliği nedeniyle alınır. Suç isnadını destekleyecek yeterli ve güçlü deliller bulunmazsa, savcı KYOK kararı verebilir. Belirli suçlar için yasal bir zaman aşımı süresi bulunur. Eğer suç isnadıyla ilgili dava açılmazsa ve zaman aşımı süresi geçerse, takipsizlik kararı verilebilir.
Bazı durumlarda, suç isnadıyla ilgili olarak mağdurun şikayetinden vazgeçmesi veya şikayetini geri çekmesi takipsizlik kararının alınmasına neden olabilir. Suçun faili ile mağdur arasında uzlaşma sağlanması durumu, özellikle hafif suçlarda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesine yol açabilir. CMK’da yer alan belirli hükümler, savcının takipsizlik kararı alma yetkisini ve sürecini düzenler. CMK’nın ilgili maddelerine göre hareket edilir. Savcılık, suç isnadıyla ilgili olarak savunmanın sunmuş olduğu delilleri de inceleyerek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verebilir. CMK Madde 171’e göre savcı, kovuşturmaya yer olmadığına dair bir karar alabilir. Bu karar, suç isnadıyla ilgili olarak soruşturmanın veya kovuşturmanın sonlandırılmasını ifade eder.
Takipsizlik kararı, hukuki sürecin belirli bir aşamasında verilen bir karar olduğu için, sürecin detayları dosyanın özel durumuna ve delil durumuna bağlı olarak değişebilir. Savcılık, objektif bir değerlendirme yaparak, suç isnadının devam ettirilmesinin hukuki zemini olup olmadığına karar verir. Takipsizlik kararı alınmasında avukatlar, müvekkillerini adil bir şekilde temsil eder ve sürecin her aşamasında hukuki bilgi ve deneyimleriyle rehberlik ederler. Avukatın bu etkin rolü, bireylerin hukuki haklarını koruma ve adaletin sağlanması konusundaki güvencesini oluşturur. MG Hukuk Bürosu olarak müvekkillerimize KYOK kararının alınması noktasında hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermekteyiz.
Takipsizlik kararı, bir suçun işlendiğine dair yeterli delil bulunmaması veya kamu davası açılmasının gerekli olmadığı durumlarda alınan bir hukuki karardır. Bu kararın alınabilmesi için belirli durumların oluşması gerekmektedir. Bu durumlar şu şekillerde ortaya çıkabilir:
Bu durumlar, kovuşturmaya yer olmadığı hakkında karar verilmesine neden olabilecek temel faktörleri içermektedir. Ancak her durum, olayın özel şartlarına bağlı olarak değerlendirilir ve savcının objektif bir değerlendirme yapması gerekmektedir. Takipsizlik kararı verilmesi, suç isnadında bulunan kişinin suçsuz olduğu anlamına gelmez, sadece olayın yargı süreci için yeterli delil içermemesi veya hukuki şartların oluşmaması durumunda alınan bir karardır.
Soruşturma sürecinde avukatın etkin bir şekilde yer alması, adil bir hukuki sürecin sağlanmasına, müvekkilin haklarının korunmasına ve hukuki güvencenin oluşturulmasına önemli ölçüde katkı sağlar. MG Hukuk Bürosu olarak bizler de soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde müvekkillerimize, takipsizlik kararı başta olmak üzere detaylı hukuki danışmanlık ve etkin avukatlık hizmeti vermekteyiz.
Takipsizlik kararı, Cumhuriyet Savcısı tarafından verilir. Suç isnadıyla ilgili soruşturma sırasında savcı, delilleri inceleyerek ve yasalara uygun bir şekilde kovuşturmaya yer olmadığı hakkında karar verebilir. Savcının bu kararı verme yetkisi, kamu davası açma yetkisi ile birlikte gelir ve Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) hükümlerine tabidir.
Savcı, suç isnadıyla ilgili olarak delilleri değerlendirir, şüpheli veya sanık tarafından sunulan savunmaları inceleyerek hukuki değerlendirme yapar. Eğer suç isnadıyla ilgili yeterli ve güçlü deliller bulunamazsa veya başka hukuki sebeplerle devam edilemezse, savcı takipsizlik kararı verebilir.
Kovuşturmaya yer olmadığı hakkında karar verilmesi, suç isnadıyla ilgili hukuki sürecin sonlanması anlamına gelir. Ancak bu, suçlu veya suçsuz olduğuna dair kesin bir hüküm değildir. Takipsizlik kararı, o aşamada yeterli kanıtın bulunamadığını gösterir.
Eğer bir şahıs takipsizlik kararı ile ilgili olarak memnuniyetsizlik duyar veya karara itiraz etmek isterse, bu durumda mahkemeye başvurarak itiraz sürecini başlatabilir. Mahkeme, takipsizlik kararını inceleyerek kararı onaylayabilir veya iptal edebilir. Ancak takipsizlik kararı, savcının verdiği bir karar olduğu için genellikle mahkemeler bu kararı dikkate alır ve savcının takdirine müdahale etmez.
Takipsizlik kararı alan bir şahıs, mağdur veya müşteki, kararın kendisine tebliğ edilmesinin ardından 15 günlük bir süre içerisinde Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurarak itirazda bulunma hakkına sahiptir. İtiraz süreci, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda belirtilmiş prosedürlere tabidir.
Takipsizlik kararı tebliğ edildikten sonra, itiraz süresi başlar ve bu kovuşturmaya yer olmadığı hakkında karara itiraz süresi 15 gündür. Şahıs, bu süre içinde yazılı bir dilekçe ile Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurarak itirazını iletebilir. İtiraz, genellikle yazılı bir dilekçe ile yapılır. Dilekçede, takipsizlik kararının neden hatalı olduğu veya iptal edilmesi gerektiği belirtilir. Bu dilekçe, Sulh Ceza Hakimliği’ne sunulur.
Sulh Ceza Hakimliği, itiraz dilekçesini inceleyerek kovuşturmaya yer olmadığı hakkında kararı değerlendirir. Hakimlik, delilleri gözden geçirebilir veya ek deliller talep edebilir. Hakimlik, inceleme sonrasında kararını verir. Bu kararda takipsizlik kararı onaylanabilir, iptal edilebilir veya soruşturmanın yeniden başlatılmasına ve tekrar değerlendirilmesine karar verilebilir.
Takipsizlik kararına yapılan itirazlar genellikle mahkemelerin takdirine tabidir. Mahkemeler, itirazı değerlendirirken delillerin ve hukuki argümanların geçerliliğini göz önünde bulundurur. Kovuşturmaya yer olmadığı hakkında karara itiraz sürecinde avukat, güçlü hukuki gerekçeler belirleyerek mahkemeye başvurur, müvekkilin lehine delilleri etkili bir şekilde sunar, müzakere çabalarını yönetir ve müvekkilinin haklarının ihlali durumunda ilgili adımları atarak adil bir hukuki süreci sağlar. Avukatın profesyonellik, bilgi ve deneyimi, müvekkilin lehine bir sonuç elde etme olasılığını artırır ve hukuki sürecin adil bir şekilde işlemesine katkıda bulunur. Takipsizlik Kararına İtiraz İçin Avukatlık Hizmeti almak için İstanbul Barosu avukatlarına veya direkt olarak Kadıköy avukatı MG Hukuk Bürosuna ulaşabilirsiniz.
Daha önce aynı konuda yapılan bir soruşturmanın neticelenmiş olması durumunda, tekrar eden bir soruşturma yapılmayacaktır.
Kanunun 172/2 maddesi, “Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra yeni delil meydana çıkmadıkça, aynı suçtan dolayı kamu davası açılamaz” hükmü ile bu durumu açıkça belirtir. Ayrıca, aynı eyleme ilişkin bir kamu davası açılması durumunda, sonradan aynı eyleme dair yeni delilin ortaya çıkması, soruşturma yasağını gerektirir. Ancak, daha önce soruşturulan ve takipsizlik veya dava açılan bir konuda, yeni delil ortaya çıkmadıkça herhangi bir işlem yapılmadan kovuşturmaya yer olmadığı hakkında karar verilir.
Buna ek olarak, sonradan ortaya çıkan delilin “soruşturma sonucunu değiştirmeye elverişli” olması gereklidir. Yani, bu yeni delil, diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde sonucu etkilemeye elverişli ve yeterli şüphe oluşturacak kanaate sahip olmalıdır. Eğer eyleme ilişkin bir kamu davası açılmış ve devam ediyorsa, ortaya çıkan yeni delil soruşturma konusu yapılmadan önce mahkemeye gönderilmelidir. Yeni delil gerekçesiyle yapılan soruşturmanın sonucunda, suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunmaması durumunda tekrar takipsizlik kararı verilebilir. Bu durumda, yeni delil sadece önceki soruşturma sürecini canlandırır ve adeta yargılamayı yenileme işlemi gibi işlev görür.
Savcılık, şüpheli kişi hakkında iddianame düzenleyerek yeterli delil bulunan suçlarda kamu davası açar. Aynı şekilde, yeterli delil bulunamayan suçlarla ilgili olarak ise savcılık, ek kovuşturmaya yer olmadığına dair bir karar verir. Bu karar, ilgili kişi ve suçla ilgili yürütülen soruşturmanın tamamlandığı anlamına gelir. Ek KYOK kararı itirazı, kararın mağdur veya müşteki tarafından tebliğ edilmesini takiben 15 gün içinde Sulh Ceza Mahkemesi’ne yapılabilir.
Takipsizlik kararı alındığında, bireylerin haklarını korumak ve adaletin sağlanması adına takipsizlik kararına itiraz etme hakları vardır. Ancak, bu süreçte avukatın profesyonel desteği, itiraz dilekçesinin etkili bir şekilde hazırlanması ve hukuki sürecin doğru yönetilmesi açısından kritik bir önem taşır.
Takipsizlik kararına itiraz dilekçesi, bireyin suçlamalara karşı savunma hakkını kullanmasını sağlayan önemli bir hukuki araçtır. Ancak, bu dilekçenin etkili olabilmesi için hukuki terminolojiye hakimiyet, delillerin doğru şekilde sunulması ve hukuki argümanların güçlü bir şekilde ortaya konması gereklidir. İşte bu noktada avukatın bilgi birikimi ve deneyimi devreye girer. Avukatlar, itiraz dilekçesini hazırlarken müvekkilin durumunu en iyi şekilde anlamak ve hukuki savunmayı güçlendirmek adına gerekli adımları atarlar. Suçlamalara karşı müvekkilin haklarını korurken, hukuki sürecin detaylarını titizlikle ele alır ve mahkemeye etkili bir savunma sunarlar. Sizlere bir örnek teşkil etmesi bakımından Takipsizlik kararına itiraz dilekçesinden bir parça verelim:
“Yukarıda anlatılanlar ışığında dosyaya konu olaylar hakkında etkin bir soruşturma yürütülmeden doğrudan Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verilmiş olması usule ve yasaya aykırıdır. Şüpheli hakkında iddianame düzenlenerek kamu davası açılması gerekirken, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi hukuka aykırılık oluşturmaktadır. Arz ve izah olunan sebepler ile itirazımızın kabulüyle, …………… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …/…/2024 tarihli 2024/….. Soruşturma, 2024/…… Karar numaralı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının kaldırılmasına ve şüpheli hakkında KAMU DAVASI AÇILMASINA KARAR VERİLMESİNİ saygılarımızla vekaleten talep ederiz.”
Belirtmek gerekir ki, avukatın rolü sadece dilekçe hazırlığıyla sınırlı değildir. Mahkeme sürecinde müvekkilin temsilcisi olarak, duruşmalarda etkin bir savunma sunar ve mahkemenin dikkate alması gereken hukuki argümanları ileri sürer. Bu süreçte avukat, yasal sürecin karmaşıklığını anlar, müvekkilini bilgilendirir ve adil bir sonuca ulaşmak için mücadele eder.
Sonuç olarak, kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz sürecinde avukatın rolü, hukuki alandaki uzmanlığıyla müvekkilin haklarını en iyi şekilde savunmak ve adil bir hukuki sürecin sağlanmasına katkıda bulunmaktır. İtiraz dilekçesinin doğru ve güçlü bir şekilde hazırlanması, avukatın profesyonel desteği ile mümkün olabilir ve bu, bireylerin hukuki haklarını etkili bir şekilde kullanmalarını sağlar. Takipsizlik Kararına dair tüm süreçler için hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti almak için MG Hukuk’a ulaşabilirsiniz.
Kadıköy ceza avukatı olarak en üst seviye içtihat makamı Yargıtay’ın takipsizlik kararına dair emsal kararlarını aşağıda paylaşıyoruz. Davanızda hak kaybı yaşamamak ve etkin savunma için tecrübeli avukatlardan destek alınmasını tavsiye ederiz.
Yargıtay 18. Ceza Dairesi E. 2019/7005 K. 2019/13389 T. 30.9.2019
“CMK’nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikâyeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Ancak soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının delil değerlendirmesiyle, kovuşturma aşamasında hâkimin delilleri değerlendirmesi birbirinden farklı özelliklere sahiptir.
CMK’nın 170/2. maddesine göre soruşturma aşamasında toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturup oluşturmadıkları çerçevesinde incelemeye tabi tutulurken, kovuşturma aşamasında, isnat edilen suçun işlenip işlenmediği hususunda mahkumiyete yeter olup olmadığı ve tam bir vicdani kanaat oluşturup oluşturmadığı çerçevesinde değerlendirilmektedir.
İncelenen dosyada; müştekinin şikayeti üzerine başlatılan soruşturmada, şikayet edilen şirketin icra takibine müteakip ayrıca alacağını haricen tahsil amacı ile çok sayıda mesajı müştekiye göndermesi şeklinde gerçekleşen eylemde; maddi gerçeğin tespiti için yapılması gereken araştırmalar ve toplanması gereken delillerden, müştekinin bildirdiği telefon numaralarının hts kayıtlarının getirtilmesi, şikayete konu firmada müştekiye mesajları gönderen yetkililerin tespiti ile ifadelerinin alınması, sonucuna göre şüphelilerin hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerekirken eksik soruşturma ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi ve bu karara yapılan itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.”
Yargıtay 23. Ceza Dairesi., E. 2016/12655 K. 2016/10786 T. 15.12.2016
“…aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında…”
Takipsizlik Kararına dair süreçlerde ilgili uygulamada sıklıkla rastlanan hatalardan dolayı kayıplar yaşamamanız için sürecin başından itibaren mutlaka hukuki destek almanızı tavsiye ederiz. Kadıköy avukatı ve ceza hukuku çalışmaları olan MG Hukuk bürosuna başvurabilirsiniz. Vicdanen haklı ve doğru olmak bir davada sizi kurtarmayacaktır, önemli olan bu durumu yasal şartlarda ispatlamak, savunmak ve doğru yasal adımları atmaktır.
MG HUKUK VE DANIŞMANLIK bürosu olarak Ceza Avukatlık hizmeti gereği soruşturma aşamasında, karakolda ve Cumhuriyet Savcılığında ifade alımı sırasında hukuki yardım ve hazır bulunma ile sorguda müvekkillerini temsil faaliyetinde bulunduğu gibi yine Sulh Ceza Hakimliği, Asliye Ceza Mahkemesi, Ağır Ceza Mahkemesinde ceza avukatı olarak müvekkillerini taraf sıfatlarına göre Katılan, şüpheli, Mağdur, Müşteki Vekili veya Sanık müdafi olarak temsil etmektedir.
Kadıköy avukatlığı, ceza avukatlığı, marka ve patent vekilliği faaliyeti yapan ve İstanbul’da yer alan MG Hukuk Bürosu İstanbul marka avukatı ve ceza hukuku avukatı, ceza davaları ve takipsizlik kararına itiraz başvuruları ve de ilgili davalar için danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. 2013 yılında kuruluşundan bugüne çalışmalarına devam eden MG Hukuk Bürosu’na ve İstanbul takipsizlik kararına ilişkin süreçlerde avukat kadromuz için bizlere ulaşabilirsiniz.
İstanbul Ceza Avukatı Hizmeti Almak İçin Ne Yapılmalıdır?
Önemle belirtmemiz gerekir ki her dava dilekçesi, sözleşme ve hukuki sürece hazırlanırken mutlaka dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Bu hususlardan birinin eksik olması durumunda sonuç aleyhinize olabilecektir. Bu nedenle hukuken alanında uzman İstanbul ceza hukuku avukatından yardım almanızı önermekteyiz. Kadıköy avukat, marka ve patent vekili ve uzman ceza hukuku kadrosuna sahip MG Hukuk Bürosu olarak sizlere yardımcı olmak isteriz. Ayrıca İstanbul Barosu avukatlarına ulaşabilir veya Kadıköy avukatı ve ceza hukuku davaları vekillik hizmeti için büromuzla irtibata geçebilirsiniz. Kadıköy Ceza Avukatı MG Hukuk olarak müvekkillerimize kovuşturmaya yer olmadığına dair karar üzerine hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermekteyiz.
Yukarıda makalede belirtilen “takipsizlik nedir, nasıl itiraz edilir, kovuşturmaya yer olmadığı kararı nedir, kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz” ve benzeri takipsizlik kararı ve ceza hukuku konularıyla ilgili daha detaylı bilgi alabilmek için, İstanbul Barosu avukatlarına ulaşabilir veya hukuk büromuzun ceza avukatı ile iletişime geçerek danışmanlık hizmeti alabilirsiniz.
Saygılarımızla,
Kadıköy Avukat Mete GENÇER
NOT:
Bu internet sitesindeki her türlü bilgi İstanbul Barosuna kayıtlı MG Hukuk Bürosu tarafından yalnızca bilgilendirme amacıyla, Türkiye Barolar Birliği tarafından belirtilen ilgili düzenlemeleri uyarınca hazırlanmıştır.
Hukuk Bülteni alanında avukat uzmanlığının kazanılması için avukatın Hukuk Bülteni alandaki davaları takip etmesi, Hukuk Bülteni seminerlerine katılarak, hukuksal olarak yargı içtihatları ve güncel Hukuk Bülteni ile ilgili yargıtay kararlarını takip etmesi gereklidir. Hukuk Bülteni alanındaki suç sayısı oldukça fazla olduğu için; Hukuk Bülteni Avukatı uzmanlık gerektiren bir alandır.
Kadıköy Hukuk Bülteni konusunda, Kadıköy Hukuk Bülteni Avukatları tarafından hazırladığmız tüm makalelere Hukuk Bülteni makalelerini aşağıda bulabilirsiniz.
Okumuş olduğunuz bu makale yazısı genel hatlarıyla ele alnır tarzda Hukuk Bülteni kategorisinde Kadıköy Hukuk Bülteni avukatı tarafından yazılmıştır. Makale içeriği ile ilgili size özel detaylı bilgi için büromuzla ya da avukat bir meslektaşımız ile görüşmenizi tavsiye ederiz. Bizlerle iletişime geçmek isterseniz; İletişim için tıklayınız.
Kadıköy Hukuk Bülteni avukatı tarafından bilgilendirilmek ya da konu ile alakalı sorularınız varsa AVUKAT SOR sayfamızdan bizelere sorunuzu iletebilirsiniz. Hukuk Bülteni de dahil tüm tüm makalere buradan ulaşabilirsiniz. Bu Makale Kadıköy Hukuk Bülteni Avukatı Mete GENÇER tarafından onaylandı!